İstanbul Borsası'nın ocak ayında yüzde 23.1 ile dünyanın en çok kaybettiren piyasası olmasının nedeni ortaya çıkıyor: yabancı satışları. İMKB'nin ocak ayı bülteninde yer alan verilere göre, yabancı yatırımcılar geçen ay net bazda 923 milyon dolarlık satış gerçekleştirdiler. Bu rakam geçen yıl yaptıkları 4.5 milyar dolarlık net alımın beşte biri.
İMKB tarihinde de, aylık bazda en yüklü ikinci yabancı satışı. Yine ocak ayı, yine yabancı ve yine milyar dolarlık satış ne anlama geliyor?
-
Yabancı sattı- Bu durum öncelikle
piyasanın yönünü belirleme gücünün yabancıların elinde olduğunu ortaya koyuyor. Yerliler fiyatların bu kadar geriye gidebileceğini düşünmemişler ki, yabancının sattığı 923 milyon dolarlık hisse senedini almışlar. Bu nedenle yabancı payı 2007 sonundaki yüzde 72.37 düzeyinden 0.48'lik gerilemeyle yüzde 71.89'a indi. Pazar paylarındaki yarım puanlık düşüş 923 milyon dolarlık azalmayı yeterince açıklamıyor. Bunun farklı açıklamaları herhalde vardır.
-
Değişen ne?- Ancak gerçek olan yabancının satışıdır. Bundan çok daha güçlü bir satışı piyasa 2000 yılı ocak ayında yaşamıştı.
O zamanki satış 3.2 milyar dolardı. Rakam olarak çok daha büyük. Bugünkünün iki katından da fazla. Ancak 2000 ile 2008 yılları arasında yatırımcı yapısında, işlem hacminde ve piyasa değerinde önemli farkılıklar meydana geldi. Dolayısıyla büyüklük olarak bu satış küçük kalabilir, ama piyasayı etkileme açısından benzer etkileri doğurabilir.
-
Hazmı zaman alır- Çünkü o zamanki piyasa
boğa piyasasıydı . O satış piyasayı
ayı piyasasına çevirmişti. Şimdiki satış zaten ayı piyasasına dönmüş olan bir dönemde yapılıyor.
Üstelik bu kez satan taraf piyasanın daha fazla hakimi durumunda. O dönemde yabancıların payı yüzde 55'e kadar çıkmıştı, 2001 krizini izleyen dönemde bu pay yüzde 35'e kadar indikten sonra 2007 sonunda yüzde 72'ye çıktı. Dolayısıyla yerlinin alım kapasitesinin pek de öyle artmadığı sonucu çıkartılabilir. Bu da bizi
2008'deki satışın daha küçük boyutlu olmasına karşılık yerliler tarafından hazmedilmesi ve taşınması açısından benzer etki ve sonuçlara yol açabileceği sonucuna götürebilir.
-
2000'de ne olmuştu?- Endeksin dolar bazında 3.81 cent'le rekor düzeye çıktığı Ocak 2000'de borsa yabancıların güçlü satışları ile karşılaştı. Piyasa hemen yıkılmadı. Çünkü hem Türkiye ekonomisine ilişkin olumlu beklenti ve yeniden yapılanma sürüyordu, hem de dış piyasalar yükselmeye devam ediyordu. Dış borsalar mart ayından itibaren tepe noktalarını yapıp dönmeye başladılar. Yılın ikinci yarısında Türkiye ekonomisinde beklentiler kötüleşmeye doğru gitti. Sonra Kasım 2000'de uç veren krize yakalandık. Borsa da Eylül 2001'de dip seviyesini buldu. Yabancıların yeniden gelmeye başlamasıyla da yönünü yukarı çevirdi. Asıl yükselişi de 2003 Mart ayında dış piyasalardaki güçlü toparlanmayı birlikte yaptı.
-
Neden satış fırsatı?- Buradan hareketle denilebilir ki,
İMKB 2000 yılı ocak ayındaki o rekor yabancı satışının altından ancak 3 yıllık bir sürede kalkabildi. Şimdiki satış o kadar büyük değil. Çünkü ayı piyasasına zaten girilmişti ve yerli yatırımcı gardını almıştı, o zamanki boğa piyasası psikolojisinde değildi. Bir de, 2000 yılı deneyimi yaşanmıştı. Buna karşılık yabancıya bu satış fırsatını vermek de neyin nesi?
Geçmişin bize söylediği,
kriz dönemlerinde yabancıya satış fırsatı verilmezse piyasanın dengesi o ölçüde korunuyor. Kriz aşamasından sonra da yabancı pek satışa gelmiyor. Bizim borsa yabancısız yapamıyor.
Yabancıları bir kez elinde kaçırırsa da yıllarca beklemek zorunda kalıyor. Bu açıdan
borsada yabancıya ne kadar satış fırsatı verilirse piyasanın yeniden toparlanması o kadar gecikir veya zaman alır, biline.
- Sonuç- "Geçmişi hatırlamayanlar onu tekrarlamaya mahkumdurlar." Santayana
Yayın tarihi: 13 Şubat 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/13//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.