Asya'dan başlayarak borsalar ve piyasalar haftaya yine önemli kayıplarla girdi. Görünürde fazla bir neden yoktu. Sadece hafta sonu Tokyo'da yapılan G-7 toplantısı ve açıklamaları vardı. Bunun üzerine bir de IMF'nin resesyon konusundaki uyarısı geldi.
G-7 toplantısında açıklama yapan
AB Hazine Bakanı Henry Paulson şunları söyledi: "
Dünya ekonomisi finansal sistemdeki büyük sarsıntıdan kaynaklanan ciddi risklerle karşı karşıya bulunuyor. Risklerinyeniden fiyatlanması sürecinde yüksek volatilite devam edecek.Bu risk ciddi ve ısrarcı hale gelmeye başladı. Sorunun çözülmesi zaman alacak. Çin ve Japonya'nın global ekonomiye katkıda bulunması için ihracattan çok iç talebe ağırlık vermesi gerek." Hindistan ziyareti sırasında IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn da şu değerlendirmeyi yaptı:
"ABD'deki yavaşlama hem önemli olacak hem de bir süre devam edecek. Piyasalardaki türbülans için ortak hareket planı gerekli. Global bir dünyada global bir krize global bir çözüm bulmak gerekli." -
Durgunluk ne ölçüde satıldı?- IMF buna benzer bir açıklamayı 23 Ocak'ta da yapmıştı. Ancak bu kez hem ABD Hazine Bakanı'nın açıklamasıyla çakıştı hem de daha vurguluydu.
Finansal piyasalarda ABD'nin içine gireceği resesyonun veya durgunluğun önemli ölçüde fiyatlandığı söylenebilir. Çünkü ocak ayı başından itibaren açıklanan ISM, tarımdışı istihdam ve işsizlik, konut satışları, 2007 yılının son çeyreğine ait milli gelir büyümesinin beklentilerin yarısı düzeyinde yüzde 0.6'ya inmesi, keskin faiz düşüşleri, ekonomiyi canlandırma paketinin hazırlanması durumun ciddiyetini yansıtıyordu. Bunun yanında diğer ekonomilerin de ABD'den ayrışamayacağı kabul edildi. Borsalardaki seyir bunu ortaya koydu. Zaten dünyanın dört bir tarafındaki borsalar hemen hemen aynı hareketi gösteriyor.
-
Türkiye'nin durumu- Kısmen ayrışan ise Türkiye borsası. Aslında düne kadar bu ayrışma sadece borsa tarafındaydı. Faiz ve liranın değerinde önemli bir farklılık yoktu.
Meclis'ten türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını içeren Anayasa değişikliğinin geçmesini yabancılar siyasi istikrarsızlık biçiminde algılayabilir. Bunu da satışa koymuş olabilirler. Piyasalardan gelen ilk duyumlar bu yönde.
-
Geçmiş resesyonlar- Yukarıda ABD'nin geçmişteki resesyonları ve bunun sürelerinin yer aldığı bir tablo bulunuyor. Bu tabloyu resesyonu resmen ilan eden kurum olan ABD Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu (Nber) hazırlamış. 1854 yılından bu yana geçen 32 büyük dalgalanma veya resesyonu almış. Sonunda da bu resesyonların ortalama vadelerini ay olarak vermiş. 32 resesyon için ortalama vade 17 ay. Ancak 1800'lerde resesyonların süresi daha uzun. 1900'lerde giderek kısalmış. 1945-2001 arasındaki 10 resesyonun ortalama süresi 10 ay. 1991 ve 2001 resesyonlarının süresi de 8'er ayla sınırlı.
Belki piyasalarda ABD resesyonunun iki çeyrek süreceği ve sonra atlatılacağına yönelik beklenti de geçmiş bu verilerden kaynaklanıyor. Amerikan ekonomik tarihinin en uzun resesyonu 1873-79 yılları arasında yaşanmış ve 65 ay sürmüş. 1929 büyük buhranı ise 43 ayla ikinci sırada. Hafızalarda kalan da bu son büyük resesyon zaten.
Tabloda dikkati çeken başka bir nokta ise en uzun kesintisiz büyüme döneminin 120 ay, yani 10 yıl ile 19912001 arasında yaşanması. 2001 sonrası büyüme dönemi de 2008'in başına kadar devam ettiği varsayımıyla 85 ayı buluyor.
-
Fiyatlanan senaryo- Küresel piyasalarda fiyatlama yapılmasına yapıldı ama nasıl bir resesyona veya durgunluğa göre?
Ağırlıklı biçimde fiyatlanan senaryo ABD ekonomisinin iki çeyrek daralma yaşacağı ama bunun sınırlı kalacağı yönündeydi. İşte dünkü açıklamalar sürenin daha uzayacağı, daha önemli bir yavaşlama ya da resesyon olabileceği şeklindeydi.
- Sonuç- "Dünyayı karakter ve şans yönetir." La Rochefocauld
Yayın tarihi: 12 Şubat 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/12//haber,CCB2D8208FAD45ED81444E133390C466.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.