kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Bacağım nereye gitti!

Bazı meselelerde mangalda kül bırakmıyoruz.
Ama mangalın altında kalmış olanlar sadece törensel, ayinsel bir şekilde umurumuzda oluyor; yoksa, insan halleriyle aklımızın, vicdanımızın, kutsallıklarımızın, insanlığımızın en dipsiz çöplüklerine atılıyor.
Dipsiz
Kuyu; kitle, kütle yahut kuvvet ile kudrete karşı tüm mesafesiyle, öyle bir dip taramasının mütevazı ve ters mahallidir; bir gün tersaneler, bir gün başka dershaneler!
Buyrun size, sosyal devlet ile asker milletin hiç takmadığı bir mevzu daha!
Aşağıda bir kişinin yazdığı var ama bu konuda o kadar çok mesaj mevcut ki.
Sayın Umur Talu;
1979'da piyade olarak TSK'ya katıldım.
1980'de komando ihtisas kursunu, 1982'de savaş beden eğitimi kursunu başarıyla bitirdim.
1981 - 1983 yıllarında Yüksekova komando taburunda görev yaptım. 1983 sınır ötesi harekatına katıldım.
1983'te Özel Kuvvetler Komutanlığı'na tayin oldum. 1984'te Eruh ve Şemdinli'nin PKK tarafından basılması üzerine, Ankara'dan Güneydoğu'ya özel timde görevli gönderildim.
Hakkari bölgesinde gece gündüz terör örgütü geçişini engellemek, yok etmek için devamlı arazide, dağlarda kaldık . Çoğu zaman sırtımızda 40 kilo yükle hareket ediyorduk.
Temmuz ve ağustos 1985'te Şemdinli Derecik bölgesinde PKK'ya katılmış insanların aileleriyle görüşerek geri dönmeleri, pişmanlıktan faydalanmaları için iknaya çalıştık.
19 Ağustos 1985'te bize teröristler hakkında bilgi verecek kişilerle buluşmak için geçe 22'de hareket ettik. Saat 24'te Irak sınırının sıfır noktasında kişilerle buluştuk. Görüşmeler yapıldı, saat 02.30'da geri dönüş hazırlıkları sırasında kaza ile yaralandım.
04.30'da Derecik revirine getirildim. Yaralandığım yerden Umurlu Köyü'ne kadar sırtta taşınmıştım. Oradan DSİ pikabıyla taşındım.
05.30'da Hakkari'den helikopter geldi, Hakkari Devlet Hastanesi'ne götürüldüm.
Bir hafta sonra uçakla Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne getirildim.
Orada sağ bacağımı kalçadan kaybettim. Sağ kolum parçalı kırıktı.
Uzun süre hastanede yattım. Eşim hastanede başımda kaldı, iki çocuğumuzu akrabalara bıraktı.
Çocuklarım beni gördüklerinde yabancı gibi benden kaçıyordu. İçim burkuluyordu.
Terörle mücadele ederken askeri araç devrilince şehit ve gazi olan var. Arazi şartları nedeniyle, çığ düşmesi sonucu, kış şartlarında donarak, helikopter düşmesiyle ölen, yaralanan, uzuvlarını kaybeden var.
Ama bu kişiler Terörle Mücadele Kanunu'nun 21. maddesine tabi tutulmuyor.
Adaletin adaletsiz kararı ile mağdur edildim.
Sivil idare mahkemesi lehimde karar verdi; Askeri idare mahkemesi de Emekli Sandığı lehinde karar verdi.
Emekli Sandığı ancak yaptırdığım protezimin parasını ödemiyor. Banka kredisiyle, borçlanıp ödeyeceğim.
Yetkililere dilekçe üstüne dilekçe yolluyorum.
Hakkari, Şemdinli bölgesine ne için gönderildiğimi soruyorum. Cevap veren yok.
Oraya gezi, turizm, dağcılık yapmak için mi gönderildim diye soruyorum, cevap yok.
Sanki kulaklarına pamuk tıkadılar!
Başbakan'a, Milli Savunma Bakanı'na, Genelkurmay Personel Başkanı'na dilekçe gönderiyorum. Cevap yok.
Benim durumumda o kadar çok kişi var ki. Hem profesyonel askerlerden; hem de askere alınmış olanlardan.
Bizim mağduriyetimize tercüman olacağınıza inanıyorum.
Hamit
Dölek, Emekli Astsubay"
O kadar önemsenen "terörle mücadele" halindeyken, terörist öldürmedi, vurmadı" diye, dağlarda kopmuş bir bacağın sahtesini dahi yıllardır yerine koyamamış, onca kaynaktan, bağıştan, vakıftan oraya bir merhem sürememiş sosyal devlet ve asker millete saygılarımla!