"Sarı öküz" ün hikâyesi,
"Paçayı kaptırmak" ile ilgilidir. Ormanlar kralı aslan, sürüden birkaç öküzü gözüne kestirmiş ama, hepsi bir arada, öyle iyi mücadele ediyorlarmış ki, aralarından birini yakalayıp yemeyi beceremiyormuş. Tilki imdadına yetişmiş. Demiş ki:
"Önce git, şu köşede sessizce duran ve işe yaramaz gözüken sarı öküzü iste." Aslan denileni yapmış; diğer öküzler de, nasıl olsa faydası yok diye vermişler sarı öküzü.
Aslan, tilkinin nasihatlerine uyarak, teker teker öküzleri almış, bir güzel midesine indirmiş. Sonunda sürü bir avuç kalmış. Ve aslan onların karşısına,
"Hepinizi yiyeceğim" diye çıkınca, aralarında konuşmaya başlamışlar:
- Yahu biz yanlış yaptık, ilk başta sarı öküzü vermeyecektik.
"İlk günah" gibi, her türlü ilişkide
"ilk taviz" den söz edilebilir. Meselâ, eşi haftada bir gece eve gelmeyip arkadaşlarıyla eğleniyorsa, kadın göz yumduğu takdirde, o bir gece olur her gece. Çocuk, tepinerek her istediğini elde edeceği bilincini kazanır. Askerin siyasete müdahalesini hoş görmeye başladınız mı, sonunda rejimi vesayet altına sokarsınız. Hani, Nasrettin Hoca, uykudan ağlayarak uyanmış ve yana yakına eşine,
"Rüyamda sakalımdan fare geçtiğini gördüm" demiş. Eşi,
"Ne var bunda" diye sorunca,
"Yol olur hanım, yol olur" cevabını vermiş ya.
Ama bugünlerde, anlattığım hikâye, laiklik bağlamında naklediliyor ve üniversiteye giren türban, sarı öküzü temsil ediyor. Demek istiyorlar ki,
"Bir kere yasak kalktı mı, artık sonraki gelişmeleri engelleyemeyiz. Bu yüzden sarı öküze sahip çıkalım."
Yayın tarihi: 8 Şubat 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/08//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.