"Türkiye tersaneleri, gemi inşa siparişinde Avrupa birincisi, dünya beşincisi oldu." Böyle
"başarı" var bir tarafta...
Bir tarafta da, 7.5 ay içinde
"Tuzla tersaneleri"nde ölen 14'üncü işçi.
Birisi çıkıp şunu diyebilir elbette:
"Başarıyı, düşük maliyetlere, düşük tedbirlere, düşük ücretlere, yüksek taşeronlaşmaya, yüksek sigortasız oranına, yüksek iş kazalarına, yüksek ölü sayısına da borçluyuz." Dün Evrensel Gazetesi'nin manşetiydi.
25 yaşındaki tersane işçisi
Metin Turan'ın denize düştüğü bir gün sonra fark edilmişti.
Ceset boynuna bağlanan bir iple denizden çıkarılınca da, tersane idarecileri, polis gelene kadar, cesedi öyle boynundan gemiye asmışlardı. Asılı cesede köpekler saldırmıştı.
"Yüksek başarı, yükseğe asıyor" du demek ki.
Alman yönetmen
Schlöndorff'un son filmi
"Grev"; sendikasız, grevsiz (ama sendikası sendikasızların hakkı için de dün yine Taksim'de yürüyen) büyük medya dünyamızın bir şirketi tarafından DVD olarak piyasaya çıkarıldı. Film, Polonya'da rejimi sarsmış
"Dayanışma Hareketi"nin (saf) doğuşunu anlatıyor.
Üstelik
Walesa'yı daha kenarda bırakıp
"talihi, tarihi değiştiren kadın işçi"yi, iyi bir oyuncu sayesinde merkeze alarak (Aslında gerçek iki kadın işçinin yaptıkları filmde tek kadında birleşiyor).
O yer bir
tersane. Belki izlersiniz. İzlerseniz, Tuzla'yı da hatırlayın; gemilerde düşen, gemilerden düşen işçileri de!
Yayın tarihi: 7 Şubat 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/07//haber,8055CF3F03F943A4B8CA23C29F2CED48.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.