Aracı Kuruluşlar Birliği, borsadaki yabancı yatırımcıların durumunu irdelenmiş. Bu yapılırken yerliler ile karşılaştırma da verilmiş. 1998-2007 arası 10 yıllık süreyi kapsayan araştırma sonuçları aşağıda yer alıyor.
Tablo ne diyor?
Bu tablonun bize söylediklerini şöyle özetlemek mümkün:
* Yabancıların hisse senedini elde tutma süresi 275 gün veya 9 ayı buluyor. Buna karşılık yerlilerin yatırım süresi 35 güne çıkmış. 10 yıllık ortalamada ise yabancıların vadesi 8.5 ay, yerlilerin vadesi 28 gün. Aradaki vade farkı sekiz kat daha uzun.
* Getiride de yerliler yabancılara göre daha iyi performans göstermiş. Yabancılar, 10 yılın sadece ikisinde daha iyi getiri yakalamış. İMKB-100 Endeksi ile karşılaştırmada yabancıların performansı üç yıl iyi. O da endeksin gerilediği yıllarda. Yani yabancılar piyasanın geneline göre daha az kaybetmiş.
Anlamı ne?
Şimdi bu verilerden hareketle su sonuçları çıkartmak pekala mümkün:
* Türkiye borsasında ne yaparsan yap; mümkün olan en kısa vadeli yatırımı yap ki kazanasın. Hatta vade çok kısalırsa bunun adı yatırım olmaz, günlük alsat olur veya borsada oynamak diye tanımlanabilir. Ancak tablodaki sonuçlar da uzun vadeli yatırımcıların kazanamadığını, kısa vadelilerin daha kazançlı çıktığını gösteriyor.
* Yabancılar borsadaki hisse senetlerinin yüzde 72'sine sahip. Yerlilerin payı ise yüzde 28'e gerilemiş. Yani bu sonuca göre yerlilere oranla piyasaya daha büyük para koymuşlar. Ama yerliler kadar kazanamamışlar. Yerliler daha az sermaye ile daha yüksek kazanç elde etmişler. Bireysel ağırlıklı yerli yatırımcılar, kurumsal ağırlıklı yabancı yatırımcılardan daha iyi performans göstermişler. Nasıl derseniz, daha fazla alım satım yaparak. Nitekim pazarın yüzde 28'ini elinde tutan yerliler borsadaki işlem hacminin yüzde 76'sını yapıyor. Yabancılar ise yüzde 72'lik pazar payına karşılık işlem hacminin ancak yüzde 24'ünü gerçekleştiriyorlar.
Sonuçlar ne diyor?
Bu tezata karşı ortaya çıkan sonuçlar bize başka bir gerçeği gösteriyor.
* Yerliler para kazandıkları yerden kaçıyor. Hem borsadaki pazar payları 1989'da yüzde 100 iken geçen yıl sonu itibarıyla yüzde 28'e, hem de sayıları 2001'de 1 milyon 385 bine kadar çıkmışken 2007 sonunda 930 bine geriledi. 1989 yılında sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıyla yabancılar sıfırdan gelerek yüzde 72'ye çıktı.
* Yabancılar para kazanamadıkları ve daha uzun vadeli yatırım yaptıkları bir yere giderek daha fazla para getirmeye devam ediyorlar.
*
Adı sermaye piyasası olan yerde sermayesi az olan kazanıyor. Daha uzun vadeli bir piyasa olan yerde kısa vadeli giden kârlı çıkıyor. Aracıların oluşturduğu Birlik'in rakamları böyle diyor; ama hayatın gerçekleri başka. Türkiye'nin ödemeler dengesi verileri yabancıların net bir fotoğrafını çekiyor. Yatırımcı dediğin dünyanın her yerinde aynı; kârın peşinde koşar. Riski kâr etmek için alır.
Yerli yatırımcılar aklını peynir ekmekle mi yedi ki, kâr ettikleri yerden kaçıyorlar? Yabancılar aklını peynir ekmekle mi yedi ki, zarar ettikleri bir piyasaya gelmeye devam ediyorlar? Biri de bunu açıklasın.
Sonuç
"Okka her yerde dört yüz dirhem." Türk Atasözü
Yayın tarihi: 7 Şubat 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/07//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.