kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Şubat 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Kasırganın gözü

Hizmet sektörü endeksindeki müthiş düşüşle ekonomik durgunluğa girmesi kesinleşen ABD tüm ülkelere "Başınızın çaresine bakın" uyarısında bulundu.
ABD Hazine Bakan Yardımcısı David McCormick, "Büyük-küçük, gelişmiş-gelişmekte olan tüm ekonomiler, taleplerini artırmanın yollarını arasında" dedi.
Geçen ay sonunda Davos'taki Dünya Ekonomi Forumu'nda IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn da, gücü veya imkânı olan ülkelere bütçe açığına aldırmadan iç talebi körüklemelerini tavsiye etmişti.
(- Herkes şunu çok iyi bilsin ki, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin teminatı bu hükümettir.
- Sıkışınca diyorlar ki, "Laikliğin güvencesi biziz." Ciğeri kediye emanet ederim, laikliği sana emanet etmem.)
ABD'nin durgunluğa girmesi, dünyanın ikinci büyük ekonomisi Japonya'yı da vurdu. Toyota'dan Yamaha'ya kadar birçok Japon devinin yöneticileri ABD'ye ihracatlarının azalmaya başlaması nedeniyle hem cirolarının, hem de kârlarının önemli ölçüde azalmaya başladığını açıkladılar.
"Avrupa Kaplanları" denilen İrlanda, İngiltere ve İspanya ekonomilerinde de tökezleme belirtileri artıyor. Ekonomik büyümeyi inşaat, mali hizmetler ve tüketicikonut kredisi kolaylıklarına dayandırdıkları, şimdi bu üç sektör de duvara çarptığı için, üç ülkede de işsizlik dramatik boyutlarda artacak.
(- Biz din ve vicdan özgürlüğünün de, laikliğin de teminatı, savunucusu ve koruyucusuyuz. Biz Anıttepe ile Kocatepe arasına çekilmiş çelikten bir halatız.
- Meydanlara yağlı ipler atıldı. Şimdi de Ankara'ya çelik halatlar atılıyor. İpten çelik halata, çelik halattan bakalım nereye.
- Anıttepe ile Kocatepe arasında çekilmiş bir halat ve onun üzerinde gidip gelen her boydan ve her soydan ip cambazlarını görüyoruz.)

"Gazap Üzümleri"nin dönüşü
İktisatçılarda, bankacılarda, ekonomi profesörlerinde karamsarlık ürkütücü ölçüde artıyor, derinleşiyor.
"Merrill Lynch"in yöneticilerinden David Rosenberg, müşterilerine gönderdiği yazıda, "Ekonomideki gerileme sürecinin boyutları kaygılarımızı kamçılıyor. Herhalde 2001'dekinden çok daha ağır bir krizi göğüslemek zorunda kalacağız" diyor.
Yatırım bankacılığının önemli aktörlerinden "FTN Financial"ın başekonomisti Christopher Low da aynı görüşte : "Ekonomik durgunluğun öncü sinyalleri 2001'dekine rahmet okutacak bir krize doğru hızla sürüklendiğimizi gösteriyor."
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye ekonomik sorunlarda danışmanlık yapan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın eski Başkanı Jacques Attali daha da kötümser: "1929 büyük krizinin bir benzeri geliyor. ABD yeniden Gazap Üzümleri'ni yaşayacak."
John Steinbeck ünlü romanı "Gazap Üzümleri"nde 1929 krizinde borçları nedeniyle arazilerine bankalarca el konulan çiftçilerin trajedisini anlatıyordu. Bu kez de ödenmeyen krediler nedeniyle yüz binlerce konuta bankalarca el konuluyor.
IMF de karamsarlıkta onlardan aşağı kalmıyor: "Ekonomilerin çarkları ya duracak ya iyice ağırlaşacak. Yeni istihdam yaratılması bir yana mevcut korunamayacak, işsizlik her yerde artacak."
(- Üniversite kapılarındaki kızlarımızın mağduriyetini gidermekten başka hiçbir şeyi amaçlamadığımızın bilinmesi lazım.
- Başörtüsü düzenlemesinin, ilk ve orta öğretime yaygınlaşacağını ve kamu hizmetlerinde çalışanların da aynı haklardan yararlanacağını iddia etmek, çok açık bir istismar çabasıdır.
- Yeni düzenleme türbanın ortaöğretime girmesini engellemez. Hatta çarşafın bile engellenmesi çok zor olacak.
- Başörtüsü meselesi bütünüyle halledilmeli. Bu işin yarımı olmaz.
- Türban TBMM'de de serbest olmalı. Meclis'te görev yapanlar kimler? Milletvekilleri. Kimin vekili? Milletin vekili. O zaman millet neyse, vekil de o olmalı.
- Eğitim hakkının verilmesine ilişkin adım atılmadan, kamuda çalışanların tartışmasını yaparsak, eğitim hakkı da çözümsüzlüğe gider. Adım adım gitmek lazım.)
Kâbus gibi bir günün ardından borsaların ışıkları sönerken herkes "Bu çok kötüye gidecek" diye düşünüyordu. Türbanın ilk tur oylamasının ardından Meclis'in ışıkları sönerken Türk halkı ne düşünüyordu dersiniz?