KAZIM Baba'nın her yıl tatil için Türkiye'ye gelirken en büyük sıkıntısı, evinin ön bahçesine bakacak birini bulmaktı..
Amerika'da yola bakan bahçeniz ve çiminiz varsa, bunlar bakımlı olmak zorunda. Yoldan geçenlerin göz zevkini bozmak suç. Bu yüzden çimler uzamış, sararmış, çiçekler solmuş yan yatmışsa, yandınız.. Dönüşünüzde sizi bekleyen ağır bir ceza bulursunuz, eviniz kuş uçmaz, kervan geçmez bir banliyöde bile olsa..
Yedi yıldır, İstanbul'un en ana caddesinde, en merkezinde bir leşin önünden geçip gidiyorum, milyonlarca İstanbullu gibi..
Zincirlikuyu'da, 2000 yılında bitmesi gereken, hatta nerdeyse biten Tatlıcı Kuleleri'nin önü leş.. Harabeye dönmüş şantiye binaları.. Yarısı yıkılmış tahta perdeler.. Toprak, moloz yığınları öyle duruyor..
Ve de yedi yıldır bu manzara kimseyi rahatsız etmiyor..
Orası ana cadde.. Yani Anakent Belediyesi'ne ait..
Kadir Topbaş ordan hiç mi geçmedi yedi yıldır?.. En az yedi yüz kez geçmiştir. Peki niye rahatsız olmuyor. Niye hesap sormuyor..
Niye orayı öyle leş bırakanlara ceza yazmıyor?..
Tatlıcı iflas mı etti?.. O kuleleri dikenin önünü temizleyecek parası mı kalmadı?.. O zaman belediyenin araçları, imkânları var. Emir verir yaptırır,
İstanbulluyu bu çirkin manzaradan kurtarırsın, zamanı gelince de tahsil edersin.. Ama yok.. Niye yok?..
Çünkü İstanbul kimsenin umurunda değil..
Sorun bu..
Bu kentin sahibi, sorumlusu yok..
İstanbul Bakar Körler Ülkesi..
Yayın tarihi: 6 Şubat 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/06//haber,1CFD2752B4064FA8A7CEEBF78510A92F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.