Laiklik,
din esaslara dayanan ve herkes için bağlayıcı olan hükümler getirilmesine manidir ama, -dinnikâh veya faizsiz bankacılık gibi -
özgürlükleri ve seçenekleri genişletmek şartıyla, dinden esinlenen düzenlemeleri engellemez. Laiklik, devletin inançlar karşısında tarafsızlığını öngördüğü için, aynı zamanda barış ve özgürlük şemsiyesidir
Anayasa'nın 2'nci maddesinin gerekçesinde, inancı yüzünden kimsenin ayrımcılığa uğramaması gerektiği vurgulanıyor:
"Dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına gelir." Bu yüzden diyoruz ki, başörtülü kızların ayrımcılığa tabi tutulmaması, aslında laiklik ilkesinin gereğidir.
Baykal, dünkü grup toplantısında, zihinleri bulandırmaya devam etti,
"saçının bir telini göstermeme anlayışı, yani İslâm'ın farklı yorumları arasından sadece biri,
anayasa kuralı haline getiriliyor" dedi. Oysa, anayasadaki değişiklik yalnız, eğitim hakkının, kanunlara aykırı olmayan kılık kıyafet yüzünden engellenemeyeceği hususu ile sınırlı. Hürriyetleri genişleten bu adım, bir başkasının istediği kıyafette üniversiteye girmesine engel değil ki! Laikliğin,
"inançlara özgürlük" tanıdığı gerçeğini unutanlar, gelişmeleri değerlendirmede de güçlük yaşıyor.
Yayın tarihi: 6 Şubat 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/06//haber,08193CE3A4B14854A0615FF05D840E09.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.