Ankara 'orta ölçekli dalga' diyor, iyimserliğini koruyor

Siyasi gündeme boğulan Ankara, sanıldığı kadar ekonomiyi ikinci plana mı itti? İş dünyasının kaygı dolu mesajları arasında Hükümet, hangi senaryoyu satın alıyor? Bu soruların yanıtları, geçtiğimiz hafta Başbakan Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleşen Ekonomi Değerlendirme Kurulu'nda verildi. Kurul, 3 ana noktaya odaklandı.
1-Küresel mali gelişmeler.
2-ABD'den yayılan sorunların AB'ye ve yükselen piyasalara etkisi.
3-Türkiye'nin pozisyonu.
Hemen belirtelim toplantının genel havasında "iyimser senaryo" ağır basıyor. Risk analizinde en fazla, "Küresel krizin bulaşıcı olacağı ve Türkiye'ye uzanabileceği" söyleniyor. Ama ortak kanı, "Krizin fırsata dönüştürülebileceği." Peki, özel sektördeki panik ataklara karşın hükümeti rahatlatan faktörler neler?
1-Türk bankacılık sistemi güçlü.
2-Yurtiçi mortgage kredisi hacmi geniş değil.
3-Küresel piyasadan riskli enstrüman alan finansal kurum yok.
4-Türk dış ticareti içinde ABD'nin payı yüzde 9 civarında. ABD'deki olası daralma ihracat açısından büyük tehdit görülmüyor.
5-Mali disiplin ve yapısal reformlarda kararlı, deneyimli bir hükümet işbaşında.
Ekonomiyle ilgili bakanlar ve Ak Parti kurmayları bugünkü gelişmeleri "orta ölçekli dalga" olarak yorumluyor. Bu çapta küresel mali dalgalanma 7-20 yıl arasında ortaya çıkıyor. Ama boyutları itibariyle 1929 Dünya Ekonomik Buhranı'na dönüşmeyeceği öngörülüyor. Bu umutlu tahminin gerisinde, ABD Başkanı Bush'un Körfez ülkelerine yaptığı son ziyaret yatıyor. Bush'un, 11 Eylül sonrasında ABD finans piyasasından çekilen Arap sermayesini dönmeye ikna ettiği konuşuluyor.

Bakanlara özel görev
Körfez sermayesi için Türkiye'nin de cazibe merkezi olduğu vurgulanıyor. 3 trilyon dolarlık pastadan pay almak için bakanlara özel görevler veriliyor. İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yarın başlayacak Katar ziyaretine özel önem atfediliyor. Gül'e, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın eşlik etmesi bekleniyor.