kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Ocak 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cumartesi SABAH 
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Anne ne olur işe gitme!

Her gün kendileri gelip soranlara, maille soranları da eklediğimde sıralamada birinci olacak bir konumuz var: "Ben çalışan bir anneyim, çocuğum bir süredir her sabah Anne işe gitme,' diyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Siz ne önerirsiniz?" Benden önce önerenler oluyor tabii. Öncelikle eşler. Babaların bu konudaki tutumu, genellikle kendi gelirleriyle orantılı oluyor. Eğer gelir düşükse, hiç tepki vermiyor. Anneyi kendi vicdanı ile baş başa bırakıyor, hatta kimi zaman "Çocuk özlüyor, ne yapsın," diyerek annenin yükünü artırıyor. Eğer iyi kazandığına inanıyorsa, anneye o da baskı yapıyor ve söylem İhtiyacımız yok, otur çocuğuna bak," şeklini alıyor. Bunu söyleyen babaların çok azı gerçekten çocuğu düşünüyor, çoğu Fırsat bu fırsat," diye aslında çok da çalışmasını istemediği eşini işten ayırmaya çalışıyor. Peki, anne ne yapsın? Bebeğin ilk gelişim döneminde anne-bebek ilişkisinin önemi üzerinde durmuştuk (İsteyenler gazete arşivinden ya da www.bengisemerci.com adresinden ulaşabilir). Bu nedenle çalışan annelerin ücretli doğum izninin en az altı ay, isteyen anneler için bir yıl olması isteniyor. Anne-bebek sağlığına, çocuk gelişimine önem veren ülkelerde doğum izni ücretli, makul sürelerde ve hatta babaların da kullanabileceği şekilde ayarlanmıştır. Amaç annenin iş yaşamından kopmamasıdır. Çünkü hem ülke ekonomisi için hem evliliklerin sağlıklı sürmesi için hem de bebeğin ve annenin ruh sağlığı için annenin çalışması önemlidir. Anne çalışmadığı zaman, hele işini çocuk için bıraktığı zaman bağımlı, ayrılık kaygısı yaşayan bir çocuk büyütme riski artmaktadır. Çocuk dışında bir işi kalmayınca, tek uğraşı çocuk oluyor. Bu durumda anne çocuktan da aynı şeyleri bekleyerek, kimseyle paylaşamaz. Bu paylaşamamazlık baba, aile büyükleri, arkadaşlar, okul olarak genişler. Sonuçta annenin yanından ayıramadığı, bundan şikâyet etse de aslında bir anlamda mutlu olduğu bir anne-çocuk ilişkisi başlar. Çocuğa, eğitimine, ilişkilerine zarar vermeye başlayana kadar çoğu kez fark edilmez. Çocuklar bencildir. Bu çocukluk dönemine ilişkin bir özelliktir. Bu nedenle isteklerinin hemen olmasını isterler. Onları dengelemek, sınırları koymak erişkinlerin görevidir. Erişkinlerin bu konudaki zayıflıklarını fark ettiklerinde ise sınırları zorlarlar. Evet, çocukların annelerine ihtiyaçları var. Ama bu süre en azından birçok açıdan tüm ömrü kapsamıyor. Onunla birlikte olduğunuz zamanları gerçekten ona ayırmak, kendi başarması gerekenleri onun yerine yapmak yerine öğretmek ve cesaretlendirmek, onu dinlemek, onunla oynamak yeterli. Bunu yapmak için bütün bir gün ve gece gerekmez. Zamanı iyi planlayan bir anne bunu başarabilir. Yapamayan anne ise çalışmasa da yapamaz. Ayrıca en az bu soru kadar gelen başka bir yakınma var. Özellikle ergenlik döneminde kendisinin büyüdüğünü anlamayarak, her anı onunla paylaşmak, her yaptığını öğrenmek isteyen annelere çocuklar "Öf anne, sen kendine bir iş bulsana," diyorlar.