Başka alanlarda 'intihal' olaylarına önem veriyoruz basın olarak. Peki, acaba meslek içinde 'ahvalimiz' nedir? Meslektaşların, rakiplerin 'emek hakkı'nı veriyor muyuz? Şikâyet üzerine birkaç vakaya bakıyoruz.
Gazetecilik, öteki meslekler gibi, ağır emek işi. Dolayısıyla, okura saygı adına emeğe saygı da öncelik taşır. Gazeteci emeğine saygı gösterilmesini ister. Kendine yapılmasını istemediği şeyi de başkalarına yapmamalıdır.
Emeğe saygıda bazen kusur ediyor muyuz? Arada sırada bu konuya eğilmek gerekiyor, çünkü okurla güven bağının arka planında geniş bir etik alan var.
Hafta içinde üç haber, "bizim emeğimizin üzerine konuyorsunuz" şikâyetlerine konu oldu. Ayrıca bir meslektaş da bu köşeye yakındı.
Önce
Anadolu Ajansı İç Haberler Müdürü
Serdar Doğan'ın eleştirisini görelim:
"Ajansımızın 5 Ocak 2008'de yayınladığı '
Kriz dönemlerinde radyo ve TV yayınlarına düzenleme' başlıklı özel haber, 6 Ocak 2008 Pazar günü gazetenizde ve internet sitenizde muhabiriniz Hülya Karabağlı'nın imzasıyla yer almıştır. İnternet sitesinde Hülya Karabağlı imzasıyla kullandığınız özel haberimizin altında bir de '
Tüm hakları saklıdırCopyright 20032008, Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
' ibaresi yer almaktadır. A.A.'nın yayınlamış olduğu haber ile internet sitenizde yayınlanan haberi tarafınıza gönderiyor, bundan sonra konuyla ilgili olarak daha özenli davranacağınızı umuyoruz."
Haberde gerçekten de sadece muhabir adı geçmekte. Şimdi de o günün SABAH Ankara Büro sorumlusu, Haber Müdür Yardımcısı Can Gazalcı'nın yanıtına göz atalım:
"Haberin editörlüğünü ben yaptım. İstanbul Yazı İşleri'nden, AA'nın haberiyle ilgili, RTÜK üyeleriyle görüşmemiz ve yasanın mevcut halini incelememiz istendi. Muhabir arkadaşım Hülya Karabağlı da bu doğrultuda bazı RTÜK üyeleriyle görüştü, mevzuatı inceledi. Haberin büronun sisteminden geçildiği haliyle, AA'nın haberinde gördüğünüz gibi, Ankara bürodan geçilen haberde Karabağlı'nın imzası mahrecin üzerine değil, kendi emek payının bulunduğu bölümün sonuna parantez içinde atıldı. Ancak haber gazeteye kısaltılmış olarak yansıdı. Yoksa, başka kurumlarda da beraber çalıştığım arkadaşımızın bir başka gazetecinin emeğine son derece saygılı olduğunu, kimsenin haberini 'özel' haberiymiş gibi hazırlamayacağını çok iyi biliyorum. Yine de ortada bir hata varsa, bu, haberin sayfalara yansıyan halini kontrol edip imzanın düşürülmesi gerektiğini İstanbul'daki editör arkadaşlara iletmeyen bana aittir."
SDP'de taciz olayı Bir başka haberle ilgili eleştiri de internette haber yayını yapan Gazeteport'tan geldi. Gazeteport,
Sosyalist Demokrasi Partisi'nde (SDP) yaşanan taciz olayı ve ardından gelen toplu istifalarla ilgili haberin SABAH, Zaman, Yeni Şafak ve Star gazeteleri tarafından alınarak kendi özel haberleriymiş gibi okurlara sunulduğunu, emeğin hiçe sayıldığını duyurdu.
Bu haber 11 Ocak günkü sayıda sürmanşetten verilmiş, içeride de muhabir
Recai Kömür imzasıyla sunulmuştu.
Kömür'ün açıklamaları şöyle:
"Haberi ilk Gazeteport'ta gördüğümüz doğru. Bütün kamuoyunu ilgilendirdiği düşüncesiyle işlemeye karar verdik ve taraflarla bizzat görüşerek haberi geliştirdik. Bu süreçte parti genel başkanı Filiz Koçali, partili Ecevit Piroğlu ile görüştük. Gazeteport haberinde istifa edenlerin sayısı 229 olarak yer alırken bu bizim haberimizde yaklaşık 1000'di. Ayrıca Gazeteport'daki haberde tacizde bulunduğu iddia edilen kişinin ismi yer almazken ve bu kişinin görüşlerine yer verilmezken, biz haberimizde bu kişinin ismine ve görüşlerine yer verdik. Ayrıca, partiden istifa eden ancak isimlerinin açıklanmasını istemeyen kadın üyelerle de görüşerek haberi geliştirdik. Bilindiği gibi yalnızca gazeteler değil bütün medya kuruluşları bir başka yayında çıkan haberleri bu şekilde veya ayrıntıda yeniden işleyerek haber bültenlerine ya da sayfalarına taşırlar. Kısa bir süre öncesinde, "Kopya koyun kurbanlık olur mu?" haberini ilk olarak Sabah gündeme getirmiştir ve yalnızca yazılı basında değil görsel basında da Sabah'ın verdiği içerikle yer almıştır. Ancak hiçbir yayın kuruluşu bu haberi Sabah'tan aldığını belirtmemiştir."
Dünkü
SABAH'ta yer alan ve yalanlanan, Diyarbakır saldırısında ölen
Melek'in ağabeyinin PKK'nın dağ kadrosunda olduğu haberi de
Gazeteport'tan alınmış ayrıca. Onu da belirteyim.
Yorum: -
A.A. haberiyle ilgili olarak ajans haklı. Ortada bir teknik hata olduğunu zaten Can Gazalcı da kabul ediyor. İletişim eksikliğinin de katkısıyla, İstanbul'da haber kısaltılarak sayfaya konurken sadece muhabirin ismi bırakılmış. Böylece başkasına ait olan bir emek göz ardı edilmiş. -
Gazeteport haberinde de, önceki gibi, haber geliştirilmiş; ama bunda da SABAH haberine kaynak olan bir başka haber kuruluşunun adı geçmemiş. -
Hem iç hem de dış haberlerde, bir haberi ilk verenin isminin es geçildiği örneklere rastlıyorum. Ajanslar belli kurallara göre hareket ettiği için sık tepki gösteriyor, diğerleri daha az ve yabancı basın hemen hemen hiç. (Oysa bizde bazı gazeteler yabancı basın kendi haberlerini verdiği zaman sevinerek bunu duyuruyor, isim vermezse de sert tavır takınıyorlar.) Kural bellidir: Emeğe saygı gereği, ajans veya internet, her haber kuruluşunun, haberin uygun bir yerinde kaynak belirtmesi gerekir. -
Bunun etik ve hukukla ilgili bir boyutu daha var: Böyle bir haber (dünkü Gazeteport haberinde olduğu gibi) yalanlanırsa, onu kaynak göstererek veren gazete boşuna töhmet altına girmemiş olur.
Yayın tarihi: 14 Ocak 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/14//baydar.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.