İçeride seçim dışarıda konut kredisi krizinin etkisiyle 2007'de ekonomide Başbakan'ın deyişiyle
"sendeledik" ama düşmedik. 2001 krizi sonrası ekonomide yakaladığımız yüksek büyüme ile enflasyonda düşüşü arka arkaya beş yıl tekrar etmeyi başardık. Ancak 2007 yılında hem büyüme hız kesti hem de enflasyon yükseldi. Geçmiş yıllardaki çifte başarı tekrarlanamadı.
Zaten Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan da, 15 Aralık'ta TİSK Genel Kurulu'nda enflasyon ve büyümeyi kastederek
"Ufak bir sendeleme oldu" dedi. Başbakan 26 Aralık'ta da Kanal 7'ye
"Enflasyonda hedefi tutturamadığımız için başarısızız" diye konuştu. Ancak başbakan ekonomide başarısız bir yıl olduğu ifadesine katılmıyor,
"Sıkıntılı bir yıl oldu denirse kısmen katılmak mümkün" görüşünde.
-
Mali disiplinden şaşma- Başbakan'ın açık sözlülükle ifade ettiği bu duruma aslında bir ölçüde kendisi neden oldu. Çünkü geçmiş beş yılda mali disipline uyan hükümet 2007 seçimlerinin etkisiyle harcamaları artırdı. Yüzde 6.7 hedeflenen kamu kesimindeki faiz dışı fazlanın milli gelire oranı harcama artışından dolayı yüzde 4.1'e ineceği hesaplanıyor. Bu yönüyle AK Parti iktidarının geçmiş iktidarlar gibi, seçim dönemlerinde mali disiplinden saptığı ve bu konuda istisna olmadığı söylenebilir.
-
Küresel ısınma etkisi- Kriz sonrası ilk defa büyüme düşerken ve son çeyrekte yüzde 2'ye inerken enflasyon da yükseliş eğilimine girdi. Üstelik ulusal para değerlenmesine yani döviz kurunun düşmesine rağmen enflasyon artıyor. Yılsonu için yüzde 4 hedeflenmesine karşılık 11'inci ayda tüketici enflasyonu yüzde 8.40'a yükseldi, Bu gelişmede de küresel ısınmanın etkisiyle gıda fiyatlarında meydana gelen artışın ve enerji fiyatlarındaki yükselmenin kayda değer bir etkisi var.
-
Dış açığa kur etkisi- Kurun değerlenmesi enflasyonu arzuladığımız düzeylere düşürmemesine karşılık dış ticaret açığını ve cari açığı büyütmeye devam ediyor. Türkiye
daha düşük büyüme hızında daha yüksek bir cari açık verdi . Cari açık 2006'da 32.2 milyar dolardan bu yılın 10'uncu ayında yıllık bazda 35.2 milyar dolara yükseldi.
Düşük döviz kuru ithalatı cazip hale getirirken büyümenin istihdama yansımasını da sınırladı. Geçen yılı yüzde 9.9'luk işsizlik oranıyla bitirmişken bu yılı yüzde 9.7 ile tamamlayacağımız tahmin ediliyor.
-
Düşen doların etkisi- İstihdamda belirgin bir iyileşme sağlayamazken kişi başına düşen gelir artıyor. Yandaki tablodan izlenebileceği gibi, geçen yıl 5.519 dolar olan kişi başına gelir bu yıl asıl kur etkisiyle 6.625 dolara yükseleceği hesaplandı. Tabii bunda nüfus sayımında daha düşük bir sayı çıkmasının ve milli gelir revizyonunun artırıcı etkileri yok.
Dolar bazında kişi başına gelir yüzde 20 arttı. Daha gerçekçi bir ölçüm olan 1998 dolar fiyatıyla kişi başına gelir ise sadece 100 dolar arttı.
Sabit kurla 3.691 dolarlık kişi başına gelir yüzde 2.6 artışla 3.790 dolara yükseliyor. Bu artış da reel büyümeye yakın.
-
Dış konjonktür etkisi- İlk yarıda cumhurbaşkanlığı seçimi, yıl ortasında genel seçim, yılın ikinci yarısında küresel finansal dalgalanmanın etkisiyle 2007, kriz sonrasının en vasat yılını oluşturdu. Geçmiş yıllarda Türkiye'nin şansı olan dış konjonktür artık şanssızlığa dönüşmeye başladı. Başbakan'ın da deyimiyle
"kısmen sıkıntılı" ve
"sendelenen" bir yılı geride bıraktık. Toparlanma umudu ise 2008'e kaldı. Yeni yıl herkese sağlık, mutluluk ve başarı getirsin.
- Sonuç- "Başarı kadar başarısızlığa uğrayan bir şey yoktur" G. K. Chesterton
Yayın tarihi: 31 Aralık 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/31//haber,D6A085364D69419AA244B1FEAAE89FCA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.