Yılın üçüncü çeyreğinde büyüme yüzde 4'ün üzerinde beklenirken yüzde 2 olarak gerçekleşti. Yüzde 2'lik büyüme de, 2002 yılı ikinci çeyreğinden itibaren görülen en düşük oran. Tam beş yıldır devam eden yüksek büyüme döneminin ortalaması yüzde 7.7'yi buluyor. Böyle bir orandan yüzde 2'lere doğru inilmiş. Bu iniş aslında bir anda da olmamış. Çeyrekler itibariyle rakamlara bakınca büyümenin geçen yılın ortasında kırılmaya başladığı dikkati çekiyor. Yani mayıshaziran dalgalanması ve bu dalgalanmada faizlerin artırılması büyümenin yönünü aşağıya doğru kırmış. 2006'nın ilk çeyreğinde yüzde 6.6, ikinci çeyreğinde yüzde 9.3 olan GSMH artışı üçüncü çeyrekte yüzde 4.3'e, son çeyrekte de yüzde 4.6'ya düşmüş. Büyümedeki bu düşüşün cari açık üzerindeki etkisi sınırlı ve gecikmeli oldu. Cari açık geçen yılın sonuna kadar artış eğilimini sürdürdü. Ancak bu yılın ilk yarısında yerinde saydı. İkinci yarıda ise yeni bir hızlanma söz konusu.
Yeni makas
İşte sorun da burada. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 6.8, ikinci çeyreğinde yüzde 4.1'lik büyüme var. Üçüncü çeyrekteki büyüme malum yüzde 2.0. Buna karşılık cari açık yılın ikinci yarısından itibaren hızlandı. 32-33 milyar dolar bandında seyreden yıllık cari açık son olarak 35-36 milyar dolar civarına çıktı. Halbuki büyüme artışı yaklaşık yarı yarıya azaldı. Yüzde 7.7 olan ortalama büyüme geçen yıl ortasından itibaren yani son beş çeyrektir yüzde 4.36 ortalama orana indi. Büyümenin hız kesmesine karşılık cari açığın henüz hız kesmediği gibi sonuç çıkıyor ortaya. Benzer bir yazıyı geçen yıl da
"Büyüme durmuş cari açık durmamış" başlığıyla yazdığımı hatırlıyorum. Gerçi o durulma yaklaşık altı aylık gecikmeyle geldi ve altı ay sürdü. Altı ay boyunca da çok sınırlı bir etki gösterdi.
Aynı etki görülür mü?Bu yılın üçüncü çeyreğinde ise ilginçtir, büyümenin yüzde 2'ye inmesine karşılık cari açık büyüdü. Haziran sonunda son bir yıllık cari açık 32.67 milyar dolar düzeyindeyken ekim sonunda 35.16 milyar dolar düzeyine çıktı. Bu da bize geçen yılki gibi etkinin gecikmeli geleceğini, ama gelirse de bunun sınırlı kalacağını gösteriyor. Çünkü lira geçen yıla göre daha değerli.
Sermaye akışı
Aslında ödemeler dengesinin sermaye hareketleri kalemine bakınca Türkiye'ye giren toplam finansmanda temmuzdan bu yana yatay bir gidiş olduğu dikkati çekiyor. Finans hesabı yanında rezerv artışı ve net hata noksan kalemini de dikkate alınca temmuz ayında son bir yılda 43.78 milyar dolarlık gerçekleşmenin ekim ayında 45.21 milyar olduğunu görüyoruz. Burada artış durmuş. Zaten devlet iç borçlanma senetlerinde ağustosekim döneminde 5.33 milyar dolarlık çıkışın olması da bunun en büyük kalemlerinden birini oluşturuyor.
Dışa bağımlılık
Büyüme, dışarıdan gelecek paraya bağlı. Dışarısı da geçmiş yıllara göre bir hayli karışık ve fırtınalı.
Durum; ya yeni finansman kanalları bulunmasını ve daha büyük bir çaba ortaya konulmasını ya da fırtına geçene kadar daha düşük büyümeye razı olunmasını gerektiriyor.
Sonuç
"Gerçekler aranmadıkları zaman da açığa çıkarlar." Menander
Yayın tarihi: 13 Aralık 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/13//haber,A8A19E5F061549348C5AC6CA99B07B18.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.