kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Yeni bir yıla girerken

Heyecanla beklediğimiz 2000 yılının yedi senesini yedik bile.
Adına 2008 diyeceğimiz yeni yıla sadece iki gün kaldı.
Kimimiz bir yılı da geride bırakmanın hüznünü, kimimiz yeni bir yılı daha görebiliyor olmanın keyfini yaşıyor.
Biz SABAH çalışanları, 2007'yi çok ciddi dalgalı biçimde geçirdik.
Ama eski bir banka sloganının dediği gibi özetlersek, "Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz SABAH gazetesiyiz" diyerek yola devam ettik.
2008'e yeni bir umut ve heyecanla giriyoruz.
Tıpkı Türkiye gibi.
2007'nin Nisan'ında demokrasinin geleceği, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi bizi karamsarlığa iten gelişmeler yaşadık.
Ağırlıklı
çoğunluk demokratik olgunluğumuzu sorgularken, kimi çevreler özellikle seçimden sonra "mahalle baskısı"nı, Endonezyalaşma'yı gündeme getirdi.
Yaşam biçimimizin tehdit altında olup olmadığını konuştuk, yazıştık günlerce.
2007'nin sonu terörist saldıralarında ciddi bir artışı da beraberinde getirdi.
İnsanların yarına güvenle bakışı sarsılıyor derken Kuzey Irak'taki törer merkezlerine yönelik harekât başladı ve güven yeniden tazelendi.
Bir yılın bitiyor olup yenisinin başlaması bu sorunlardan kurtulacağımız anlamına gelmiyor.
Yeni bir yıl kendi içimizdeki çatışmaların, terör sorununun, Kürt sorununun sıfırlanıp yeni bir başlangıç yapacağımız anlamına da gelmiyor.
Yeni bir yıl olsa olsa bir öncekinin ciddi bir biçimde sorgulanıp dersler çıkaracağımız bir başlangıç olması anlamına geliyor.
Birkaç soruyu kendimiz ortaya atabiliriz:
Kürt sorununda neleri doğru yaptık, neleri yapmadık?
Avrupa Birliği yolunda gereken kararlılığı gösterdik mi?
Demokratikleşme çabaları 2002'deki inanç ve azimle sürdürüldü mü?
Ekonomik disiplin korunabildi mi?
Kendini "öteki" olarak görenleri kazanmak için yeterli çaba gösterildi mi?
Herkes kendi sorularını çoğaltabilir.
Elbette sadece sorularla yetinemeyiz.
Doğru sorulara doğru cevaplar bulmak ve bunları hayata geçirmek zorundayız.
Yoksa her 31 Aralık'ta sadece yılın sayısı değişir ama yaşamın gerçekleri, sıkıntıları değişmeden kalır.
Türkiye'yi daha yaşanır, geleceğe umutla bakan bir yer kılmak hepimizin elinde.
Sorunlar ve cevapları üzerinde uzlaşma çabasıyla başlayabiliriz.