Çocuklar ve sokak hayvanları

Hayvan sevgisinin hayatımızı güzelleştirdiği, günlük yaşamın stres ve gerginliklerini üzerimizden atmada pozitif etkisinin olduğu, son yıllarda bilim adamları tarafından da ispatlandı. Özellikle hayvansever insanların neşeli, duygusal, hayata ve insanlara karşı hoşgörülü olduğu biliniyor. Hatta hayvan ile insan arasındaki bu sıcak ilişki, depresyonda olan kişileri içinde bulunduğu gerginlikten uzaklaştırmakta, onları daha sakin, huzurlu olmaya ve hayattan zevk almaya yöneltiyor. Sevginin her canlıda ve özellikle çocuklarda bulunan bir duygu olduğunu düşünürsek, hayvan sevgisi insan ve hayvanlar arasında gelişen bu güçlü bağın (duygunun) bir parçası. Hayvan sevgisinin özellikle çocuklarda sorumluluk duygusunu geliştirdiğini, karşılıksız sevgiyi ve sosyal iletişimin gelişmesi üzerinde büyük oranda olumlu etkisinin olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz. Hayvan sevgisine bu açıdan bakınca, küçük çocuklarımıza sokaktaki hayvanlara sevgi ile yaklaşmayı, onlara sakince, yavaş ve ürkütmeden nasıl davranmamız gerektiğini öğretmeliyiz. Yemek ve su verirken kendi kontrolümüzde çocukların elinden vermeliyiz. Özellikle üç-dört yaşında olan çocukların hayvanlara bilinçsizce yaklaştığında, hayvanların korkarak onları ısırması veya tırmalaması olayına (bunda hayvanlara kötü davranan insanların rolü büyüktür) sık rastlarız. Sokaktaki kedi ve köpeklere biraz mesafeli ancak son derece sevecen yaklaşmalıyız. Böylece ısırma ve tırmalama yolu ile bulaşma ihtimali olan mikrobik (virütik ve bakteriyel) hastalıklardan korunmuş oluruz.