Bu dava çok konuşulacak

Artistanbul fuarı sırasında Mine Sanat Galerisi'nin standında geçirdiğim ilk dakikada bu resimlerin Adnan Çoker'e, ikinci dakikada ise Burhan Doğançay'a ait olduğunu düşündüm. Oysa resimler ikisinin de değildi. Haluk Özden imzasının aslında kurgu bir karakter olduğu fantezisine kapıldım. Sanatçı, Adnan Çoker'in A'sını, Burhan Doğançay'ın H'sine gönderme yaparak kendisine Haluk ismini uydurmuş olamaz mıydı? Türk resminin marka olmuş isimlerinin resimleriyle ilgili algımıza ilişkin bir oyundu amacı... Bütün bunları o gün hızla düşündüm. Sonra işittim ki Haluk Özden yaşayan, gerçek bir ressammış. Adnan Çoker, kendi resmiyle Özden'in resmi arasındaki aşırı benzerlikten son derece rahatsız olmuş ve ressamı mahkemeye vermiş. Geçtiğimiz hafta aralarında sanat tarihçi Yalçın Sadak'ın da bulunduğu bilirkişiler, Mine Sanat Galerisi'ni Haluk Özden resimlerini tetkik etmek üzere ziyaret etti. Adnan Çoker Haluk Özden'i, resimlerini taklit etmekle suçluyor. Dava, sanat tarihine damgasını şimdiden vuracağa benziyor. "Bir üslup çalınır mı? Neredeyse marka olmuş Çoker resminin telif hakkı kimdedir? Bir ressam bir ressamın resminden nereye kadar etkilenebilir? Resimde intihal nasıl olur?" gibi karamizahi soruları akla getiriyor.

KEŞKE OYUN OLSAYDI
Adnan Çoker gibi Burhan Doğançay da bu resimler üzerinde hak iddia ederse şaşmam... Keşke Haluk Özden hepimize avangard bir oyun oynuyor olsaydı... O zaman bir zamanlar avangard olan Çoker de bu işe bayılırdı. Haluk Özden hakkında birazcık araştırma yaptım. MSÜ grafik mezunu. Eski çalışmalarının son dönem resimleriyle ilgisi olmadığını kendi de ifade ediyor. Adnan Çoker'in halen evli olduğu ama ayrı yaşadığı eşi Alangoya Çoker de Adnan Çoker'i bu davasında haklı buluyor. Alangoya Çoker, Özden'in eski çalışmalarını çok iyi bildiğini, son derece figüratif olduğunu söylüyor ve kesinlikle Adnan Çoker'den ithal bir resim ürettiği görüşünde Çoker'i destekliyor. Bakalım son 20 yılın en ilginç sanat davasında önümüzdeki günlerde neler yaşanacak...