Hükümetin, medyaya olumsuz baktığını ve zaman zaman Tayyip Erdoğan'ın, basını hedef alan incitici sözler sarf ettiğini hepimiz farkındayız. Ama maalesef, basın mensuplarının pek çoğu, ince eleyip sık dokumaya gerek duymadan, her konuyu kolayca
"rejim tartışması" haline getiriyor; böylece halkın gerçekleri öğrenme hakkı çiğnenmiş oluyor.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nda yapılan son değişikliği ele alalım. Gazetelerde,
hükümetin, 4000 kişiyi, hakimlik mesleğine alacağı ve yargının ele geçirilmesinde bu şekilde önemli bir mesafe kat edileceği ileri sürülüyordu. Biraz araştırdık ve mülakatın
1934'den beri uygulandığını gördük. Ayrıca, mülakat ile sadece adaylar belirleniyor;
mesleğe kabulü gene Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapıyor. Öteden beri bu böyle.
Daha sonra, itirazın mülakata değil,
Mülakat Kurulu'nun yapısına yönelik olduğu iddiası ortaya atıldı. Aslında, Mülakat Kurulu'nun yapısında da, yeni düzenleme bir değişiklik getirmemişti; bu kurulda, öteden beri, Adalet Bakanlığı'nda çalışan yüksek dereceli memurlar yer alıyordu. Üstelik, kabul edilen yasa maddesiyle, 5 kişilik kurula,
bir Danıştay üyesi, bir de Yargıtay üyesi eklenmişti.
Baktım, Oktay Ekşi, cumartesi günkü yazısında,
yargının AKP'leştirildiğini ileri sürerken şu argümanları sıralıyor:
"Mülakat, sonucu, ancak % 20 oranında etkiliyor, sınavda iyi yanıt veren bir genç, bakanlıktakilerin dünya görüşüyle örtüşmese dahi, mesleğe girebiliyordu. Şu anda, mülakatın etkisi % 50'ye çıkarılıyor." Ahmet İyimaya ile görüştük. O da, Ekşi'nin yazısını okumuş.
"Eski yönetmeliğe göre, yazılı sınav ile mülakatın aritmetik ortalaması geçerliydi. Yani, % 50-50 bir etki söz konusuydu" cevabını verdi.
"Biz mülakatın etkisini, Genel Kurul müzakereleri sırasında % 30'a indirdik" İş bu kadarla kalsa, Oktay Ekşi'den söz etmeyecektik bile. Ama, rejim açısından endişe duyanları tahrik edecek yanlış bir bilgi vermiş: Anayasa Mahkemesi'nin, mülakatı anayasaya uygun bulmasını
"Anayasa Mahkemesi'ndeki son gelişmelerin sonucu bir durum" olarak nitelendirmiş. Haşim Kılıç'ın başkan olmasından sonra, Anayasa Mahkemesi'nin tavır değiştirdiğini ihsas ediyor. Oysa, Anayasa Mahkemesi, mülakatın anayasaya aykırı olmadığı kararını, Tülay Tuğcu'nun emekliliğinden önce,
7 Şubat 2007 tarihinde almıştı. Üstelik, Fulya Kantarcıoğlu hariç, Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyeleri, mülakatın anayasaya uygunluğuna karar vermişti. Anayasa Mahkemesi, daha önce aldığı kararın sadece gerekçesini yeni yayınladı.
Oktay Ekşi'nin nasıl
peşin hükümle hareket ettiğini, tek bu örnek bile göstermeye yeterlidir. Üstelik, Ekşi, Basın Konseyi Başkanı. Arkasında uzun yıllara dayanan bir mesleki tecrübesi var. O bile
"Yargı AKP'leşiyor" iddiasını ispat için, yalan yanlış verilere sığındığına göre... "
Bekri Mustafa imam olmuş; gerisini siz düşünün..." misali, oturup ağlayalım.
Ama gene de, Tayyip Erdoğan, doğrudan doğruya basına hücum etmesin. Birimizin yanlışını, bugün benim yaptığım gibi, bir başkası düzeltir. Birbirimizi eleştirir ve neticede doğru yolu buluruz.
Bugünkü Tüm Yazıları
Ekşi rejimin teminatı mı?
Yayın tarihi: 4 Aralık 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/04//haber,C434FB762911476A960EAC29C17DCD0E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.