Demokrat Parti, içinden çıkılmaz hal alan Büyük Kongre sürecini
Hüsamettin Cindoruk ile mi aşacak?
Yani,
Demirel döneminde olduğu gibi Cindoruk yine
"emanetçi" bir rol mü üstlenecek?
İddia edildiği gibi, bu kez görevi
Mehmet Ağar adına mı yapacak?
Bu soruları 5-6 Ocak'ta Olağanüstü Kongre'ye götürmek için çarşamba günü Genel Başkanlık görevinden istifaya hazırlanan Mehmet Ağar'a yönelttim. Söze, iddialara tepki göstererek başladı.
"Sayın Cindoruk için 'Emanetçi' demek kadar yanlış söz olamaz" deyip devam etti:
"Herkesten beklentim Sayın Cindoruk'a karşı kırıcılığın olmamasıdır. Kendisi tabandan gelip il başkanlığı, genel başkanlık, meclis başkanlığı yapmış bir isim. Partinin geleceğini düşünecektir. Herkesi de bu noktada Sayın Cindoruk'a destek olmaya davet ediyorum..." Liyakatle yapar Ağar, Süleyman Demirel'in yasaklı olduğu dönemde Cindoruk'un genel başkanlık görevini üstlendiğini anımsatıp ekledi:
"Sayın Cindoruk, o dönemde de partiyi daha ileriye götürme görevini üstlendi. Bugün benzer yakıştırmalarda bulunulması yakışık almaz. Kendisi bu görevi liyakatle yapacak isimdir." Ağar, bunları söylerken paradokslarla dolu süreci sıraladım.
Seçim gecesi istifa ettiğini, 17-18 Kasım'da olağanüstü kongre çağrısında bulunduğunu...
Son anda kongreden de vazgeçtiğini...
Geçen hafta da 4 Aralık'ta istifa edeceğini açıklayıp, 5-6 Ocak'ta olağanüstü kongreye tekrar gitme kararı aldığını anımsattım.
Ağar,
"Sürecin böyle olmasını ben istemedim" diyerek sözümü kesti.
Tabandan ve il başkanlarından gelen talep üzerine olağanüstü kongreyi iptal ettiğini belirtti.
Hafta içinde bazı GİK üyelerinin tekrar istifasını isteme eğilimine girdiğini öğrendiğini hatırlatıp devam etti:
"Bana birçok kişi 'Kongrede tekrar aday ol' dedi. Ben de 'Söz verdim, istifa ettim, arkasında duracağım' dedim. Ama 17-18 Kasım'da kongrenin yapılacak olması kimseyi tatmin etmedi. Şimdi herkes partinin derlenmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor. Ben de bunu layıkıyla yapacak Sayın Cindoruk'a aday olması önerisinde bulundum. O da 'Böyle bir görevden ayrı duramayacağını' söyledi." Ağar'a, Genel Başkan Yardımcısı
Melek Atalay'ın
"Herkes Ağar'ın başarısızlığı için uğraştı" yönündeki sözlerini de anımsattım. Tepkisi sert oldu:
"Kimse adıma konuşmamalı. Herkes kırgınlık olmadan, partinin geleceğini düşünerek hareket etmeli..." Ağar bunun ötesinde herhangi bir söz söylemedi.
Beden çökünce Peki DP, Cindoruk'la yeniden canlanır mı?
Teşkilatı, yani bedeni çökmüş; her seçimde bir organı amansız hastalığa yakalanmış, 1100 Büyük Kongre delegesinin dahi dörtte biri başka partilere gitmiş DP, geçmişte de denediği gibi sadece beyin ameliyatı ile dirilir mi?
DP'de birçok kişi Cindoruk'un başarılı yönetim tarzı sergileyip, partiyi olumsuzluklardan arındıracağına inanıyor.
Tabii, kongre yapılır, ittifakla genel başkan seçilir ve birçok kişi de
"Benmerkezli çıkarını" düşünmeyip Cindoruk'u rahat bırakırsa...
Yoksa ne tanıdığım Cindoruk buna dayanır, ne de bu beden bir daha canlanır.
Yayın tarihi: 2 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/02//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.