Federer'in rakibi yok!

ATP Masters Cup'ı bir kez daha Federer kazandı. İsviçreli raket, 2005'te Nalbandian'a kaybettiği final dışında 4'te 4 yaptı. Federer bu kupayı 5 kez kazanan İvan Lendl ve Pete Sampras'a yaklaşırken, 4 kez kazanan İlie Nastase'nin rekorunu da yenilemiş oldu. Federer, Şangay'da finale yenilgisiz gelen İspanyol David Ferrer'i adeta korttan sildi ve tenis dünyasının kralı olarak, gücünü cümle aleme bir kez daha kanıtlamış oldu. Maçla ilgili en önemli not; 30 winner (sayı vuruşu) üretmesine rağmen, 29 basit hatada kalması ve daha önemlisi, 10 winner üretebilen David'e 38 basit hata yaptırması. Yaptırması diye belirtiyorum. Çünkü kortta topu nereye vuracağını, bu topa rakibinin nasıl vuracağını da bilen ve tüm bu bilinenlerin dışında önsezisi ile sıradışı vuruşlar yaparak izleyenleri hayrete düşüren biri için başka ne denebilir.
Federer, tenisi rakiplerinden farklı bir şekilde oynuyor. Genelde tüm tenisçiler, topun arkasında toptan önce yerlerini almaya çalışırlar. Çünkü sağa sola koşarken dengenize hakim olmak için başka çareleri yoktur. Federer'in ise her şeyden önce böyle bir mecburiyeti yok. O koşarken, zıplarken, kısaca hareket halindeyken bile dengeli vuruşlar yapabiliyor. Bazen topun üzerine gelmesini beklemeden o topun üzerine gidiyor. Ve adeta rakiplerine kortu dar ediyor.

FEDERER DENEK OLABİLİR
Bence spor bilimcilerinin, özellikle kinesiyoloji (hareket bilimi) uzmanlarının bu adamı alıp incelemesi gerek. Bunun dışında, erkek tenisinde Federer faktörü, tenis dünyasında hiç bu kadar baskın bir his uyandırmamıştı. Özellikle, Fransa Açık sonrasında aldığı kararla, fizik kondisyon çalışmalarına ağırlık vermesi, onun oyun gücünü daha rahat kullanmasına katkı sağlamış.
Sevgili tenisseverler, dünya tenisi bu maçla tatile girdi. Tenis turnuvaları, Ocak ayının 2. haftasına kadar tatilde. Turnuvalara son noktanın konduğu şu günlerde, bu vesileyle bir teşekkür cümlesi kurmayı borç bildim. Ülkemizde her şeyin futbola odaklandığı bir ortamda, tenis adına yaptıklarından dolayı, maç yayınlarında birlikte olduğum, sevgili Barış Kuyucu ve tüm ekibine teşekkür etmek isterim.
Umarım bu teşekkürle bazılarında az da olsa farkındalık yaratabilmişimdir.