Belki birçoğunuzu hayrete düşürecek, ama Türk tenisinin literatüründe bugüne kadar "Olimpiyat" kelimesi hiç kullanılmamış. Nedeni çok basit.
Türk tenisini bugüne kadar yönetenlerin, "Olimpiyat" konusuyla yakından uzaktan ilişkisi olmamış. Daha önceki yazılarımdan birinde bahsini etmiştim, "Tenisi sadece bireysel spor olarak görmek hatadır" diye.
Bu bireysellik takıntısı, Türk tenisini hedefsiz bırakarak, kişiselleşmiş egolara boğmuş. Aslında yine bizim spor kültürümüzde "Olimpiyat" bireysel sporların en baştaki hedefi olarak bilinir. Olimpiyatların ne olduğunu yazmaya gerek var mı? Ama sporun en yüce platformu olarak kabul görmüş bir alanda, bireysel sporlar diye adlandırılan branşların, hedeflerindeki can damarı oluşturmuş olimpiyatlar. Ve bu hedefle kendi branşlarının performansını yükseltmede kullanmış federasyonlar. Kısacası, olimpiyatlar bu bilince sahip bir federasyonun başarıya giden yoldaki çıtasını oluşturmuş. Bir spor dalı düşünün, hedefi olimpiyatlara konmuş.
Sporcusu, yöneticisi ve kulübü ile nasıl bir mücadele vermek zorunda olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Geçtiğimiz hafta Ankara'da Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Federasyonların bu konudaki çalışması vardı.
Bir ara Genel Müdür Mehmet Atalay'la biraraya geldik. Bu yıl bu platformda tenisin de olduğunu öğrenince gözlerinin içi parladı. Federasyon Asbaşkanı Mesut Polat'ın sunduğu dosya, bu heyecanla aynen kabul gördü. Ve Pekin Olimpiyatları'nda yer alacak kafilenin içinde, tarihinde ilk kez bir tenisçimizin yer alması için ilk adım atılmış oldu.
PEKİN'DE İLK TENİSÇİ Bayanlarda; İpek Şenoğlu, Pemra Özgen, Çağla Büyükakçay, erkeklerde; Marsel İlhan ve Ergün Zorlu bu yarışta desteklenecek isimlerin başında yer aldılar.
İpek'in çiftlerde 121.sırada olması olimpiyat için yeterli bir yer. Pemra'nın teklerde 367. sıradan yukarılara çıkabilecek kapasitede olması ise umudumuzu ateşlemeye yetiyor. Erkeklerde 347. sıraya çıkan Marsel'in başarılı yükselişi ise ateşi körükleyen en önemli faktör.
Her şeyden önemlisi ise şu sıralar federasyonun hepimizden daha ateşli olması. Şimdi yaklaşık bir yıllık bir süreçte, aday olan tüm tenisçilerimizi, en iyi şekilde hazırlayarak, olimpiyatlara gidebilecek seviyeye getirmek için çalışmalıyız. Oldu ya, bu ilk denemede başarılı olamadık. Bu üzüntü verecektir. Ama tenisçilerimizin bu hedef için harcayacakları enerji, sonunda onları mutlaka daha üst seviyelere taşıyacaktır. Bu da ateşimizin sönmesini engellemeye yetecektir.
Yayın tarihi: 22 Ekim 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/22//haber,8E409DCE356F439187F0588302832FF8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.