İki fotoğraf

Mehmet Topal golünü atınca kameralar iki fotoğrafı dondurdu. Birincisi; Adnan Polat'ın çılgınca sevinmesi.
İkincisi; golü atan Mehmet Topal ve arkadaşlarının koşarak Hakan Şükür'e sarılmaları. Bu sahne bir kez daha tekrarlandı. Serkan Çalık'ın golünde yine aynı şey oldu. Herkes Hakan Şükür'ün etrafındaydı.
Orada yalnız adam teknik direktör Karl Heinz Feldkamp'tı.
İki fotoğrafın verdiği mesaj çok önemli...
Galatasaray'ın teknik direktörü Hakan Şükür mü? Hayır diyorsanız o zaman Feldkamp'ın görevi nedir? Bu iki soruya da cevap veremiyorsanız o zaman ben sorarım:
Bu davranış Feldkamp'a karşı bir tepki mi?
Galatasaray'da çok şeyler oluyor. O da şu: Futbolcuların Feldkamp'a olan sevgisi bitmiş. Saygısı bitmiş midir onu bilmem, bilemem...

GENÇLERBİRLİĞİ KÜÇÜLMÜŞ
Futbola ve "Futbolu çok iyi biliyor" denen İlhan Cavcav'a bakalım. Gençlerbirliği gibi koca bir devi ne hale getirdi? Bu hale gelen takımı Bülent Korkmaz ayağa kaldırabilir mi? Sanmıyorum. Dün Galatasaray'a karşı hiç direnemediler. Kaleye bile gidemediler. Böyle kişiliksiz bir takım Bülent Korkmaz'ın futbol felsefesine aykırı.
Galatasaray'a dönelim ve şunu söyleyelim; böyle bir takıma karşı galibiyetin hiç bir önemi yok. Gollere bakın hepsi çarparak oldu. Pres ve tempoya bakın, sıradan bir takım. Yani skor kimseyi yanıltmasın. Galatasaray eski tas eski hamam.
MESAJ: Hakemleri eleştirmekten nefret eden biri olarak artık her maçta hakem eleştiren biri oluyorum. Bundan da müthiş rahatsız oluyorum.
Nedeni şu: Lincoln gibi bir büyük starı seyretmek istiyorum ama seyredemiyorum. Topla her buluştuğunda tekme yedi. Sağa dönse faul, sola dönse faul. Aytekin Durmaz gözünün önündeki bu faullere bile gülümseyen yüzle bakıyor. Çıkar cebinden kartını göster futbol düşmanı oyuncuya.
Bunu niye yazdım biliyor musunuz? Tribünlere bakın Galatasaray'ın evinde seyirci yok. Çünkü sahada futbol yok. Futbol oynamak isteyen oyunculara ise izin yok. Yazıklar olsun.
(Volkan'ın Erhan'ı düşürdüğü pozisyona penaltı vermeyen benim için hakem değildir.)