Kaç yaşında olursak olalım, yapmak zorunda olduğumuz, yapmak istediğimiz şeyler vardır. Bazılarını olanaksızlıklar nedeniyle hiçbir zaman yapamayız. Bazılarını ise yapmaya çalışırız, ama başaramayız. Bir kısmını mükemmel yaparız. Yine de en sık olan, yapabildiğimiz kadarını yapmaktır. İşte burada bazı özelliklerimiz gündeme gelir. Elimizden gelenin en iyisini mi yapmaya çalışacağız? Yoksa ''Nasıl olursa olsun ben yaptım,'' mı diyeceğiz? İkisi arasında büyük fark vardır. Tabii bunları seçenler arasında da... Yetiştirilme tarzımız, yaşadığımızın toplumun genel kabulleri, genetik ve bireysel özelliklerimiz, başka şeyleri de belirler. Örneğin ya en iyisini yapmak ya da hiç yapmamak, hatta hiç denememek gibi. Veya sadece konuşmak, başkalarına akıl vermek, ama kendimiz yapmaya çalışmamak gibi... Hatta yapamamamızdan, yapmamamızdan hep başkalarını sorumlu tutmak gibi. Beyin ve insan gizemli görünse de hâlâ çözülememiş gizemleri olsa da bazı işleyişlerinin bizi ve çevremizi nasıl etkilediğini bulmak çok zor değildir. Eğer bir çocuksanız, büyüklerinize bir türlü yaranamazsınız. Çok iyi yapamazsanız beceriksiz olursunuz, sadece mükemmel olduğunuzda sevildiğinizi sanırsınız. Elinizden gelenin en iyisi olduğuna ikna edemezsiniz. Hiç denemez ya da yapmazsanız kızarlar. "Ben yaptım, bana ne," demeyi seçer, göze batmayan, ortalama olmaya razı olursunuz. Aslında ebeveynseniz de sonuç çok değişmez. Mükemmel anne baba olmaya çalışırken, hatalarınız artar. Kendinize kızarsınız. Eğer çalışıyorsanız, aslında en iyisini yapmanız gerektiğini düşünürsünüz. Mükemmel olmaya çalışmak zordur. Bazen mükemmel olmaya çalışmakla, kaygı ve takıntı arasında çok ince bir çizgi vardır. İşin kötü yanı, başarı beklerken hayal kırıklığı olabilir. Gerçekte sizden beklenen yapabileceğinizin en iyisidir. Çünkü sizi seçerken ne yapabileceğiniz biliniyordur. Ama onu yapmazsanız, sorun olur. Siz de iş yeriniz de ortalama olmaya razı olur. Daha kötüsü, siz yapamıyorsunuz diye başkalarını engellerseniz, kötülerseniz, ne kadar iyi görünseniz de ortalamanın çok altındasınız demektir.
SÖYLENME DEĞİL, YAPMA ZAMANI Eğer bir ülkenin halkı ya da yöneticisiyseniz elinizden gelenin en iyisini değil, ülkeniz için en iyisini yapmanız gerekir. Bazen sizin yapmak istedikleriniz, yaptıklarınız sizin için iyi olabilir. Kendiniz için olduğunda "Benden bu kadar," diyebilirsiniz, kendinizi başkaları ile kıyaslayıp "Onlardan iyiyim," diyebilirsiniz ya da başkalarının yaptığı yanlışları, kendi yapmadıklarınızı, yapamadıklarınızı örtmek için kullanabilirsiniz. Ve ortalama olmayı kabullenirsiniz. Ama ülkeniz söz konusu olduğunda, bunların hiçbiri sizi haklı çıkarmaz. Kim ne yaparsa yapsın, kim ne yapmazsa yapmasın, siz ülke için 'en iyisini' yapmak zorundasınız.Yoksa siz bir hiç olurken, ülkeniz de bağımsızlığını kaybeder. Bugün 10 Kasım. Ülkesi için en iyisini yapmaya çalışan bir dâhiyi, Atatürk'ü kaybettiğimiz gün. Şimdi herkesin kendisine sorma zamanı: Söylenmek, yakınmak, eleştirmek, övünmek, kızmak gibi duygular bir yana, kimler bu ülke için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor?
Yayın tarihi: 10 Kasım 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/10/ct/semerci.html
Tüm hakları saklıdır.