Çarşı'da belli bir lider yok. Ama eski olanlar 'ağabey' olarak adlandırılıyor. Soldan sağa: Cem Yakışkan, Alen Markaryan ve Sercan Keserkaya da onlardan üçü.
'Para olduğu yalan'
- Sizin 'hüküm sürdüğünüz' kapalı tribünde bir ölüm olayı yaşandı. Ardından tekrar silahlı bir ölüm olayıyla gündeme geldiniz. Bunlar için neler söyleyeceksiniz. Tüm yaşanların arkasında rant kavgası olduğu söylendi?
- S.K.: Hepsi yalan, yüzde 100 yalan. Yok bilet yüzündenmiş, yok otopark harcıymış, yok Sinan Engin yüzünden olmuş...
- C.Y.: Ben açıklayım size durumu. İlk ölen çocuk Cihat Aktaş bizim kardeşimizdi. Ama olayın Çarşı grubuyla ilgisi yok. Zaten öldüren Galatasaraylı, ölen de Fenerbahçeli. Beşiktaş'ın öyle bir tribün yapısı var ki herkes hasta. Bu ikisi de maç seyretmeye geliyorlar. Çağlayan çocukları ikisi de. Önceden de aralarında bir husumet varmış. Son ölüm olayını da medya Sinan Engin'e karşı açılan pankarta bağladı. O pankartı ben açtım. Birkaç arkadaşımla beraber. Hatta Alen'ler "Açma," dedi. Aramızda bir iletişimsizlik yaşandı. Demokratik olarak 30 saniye düşüncemi dile getirdim. Yani flamayla olayın bir alakası yok. Zaten ölen çocuk, o maçta yoktu. Rant kavgası söylentilerine gelince. Rant nedir, ortada bir para mı var? Ben size ölenin de evini göstereyim öldürdüğü söylenenin de. Fareler içinde oturuyor insanlar.
- O halde Sinan Engin olayında kendi aranızda ikiye ayrıldınız? İsteyenler ve istemeyenler...
- C.Y: Bizde ikiye ayrılma olmaz. Dediğim gibi ben 30 saniye fikrimi söyleme hakkımı kullandım. İletişim kopukluğu oldu o kadar.
- A.M.: Biz Beşiktaş'ın iyiliği için açmama kararı almıştık. Sonuçta başkanın ve yönetim kurulunun aldığı bir karar var ortada. Ama bir kısım hür taraftarlar olarak düşüncelerini dile getirmek istedi.
Yayın tarihi: 21 Ekim 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/21/pz/haber,15A09F6D616C48FBB78685F0E6BBF7DC.html
Tüm hakları saklıdır.