kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
ALİ POYRAZOĞLU

Görülen lüzum üzerine hal ve gidişimizin masalıdır

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Her Şeyi Olan Adam'ın biri Bebek'te sahilde bir dolaşayım demiş. İnmiş sahile dolaşmaya, gününü gün edip eğlenmeye karar vermiş. Adamda ot var ocak var, bahçede kuyu, Sarıyer tepesinde şifalı suyu, evde karısı, kızı, kızanı, bahçeye bağa bakan kulu, yazın bahçede kışın sofrada yemeğin envai türlüsü tatlısı, tuzlusu. Her Şeyi Olan Adam canım, varı da var varlığı da, yazlığı da kışlığı da. Amma velakin bakmış varlık da varsıllık da bahane; şöyle bir Bebek sahilinde dolaşıp bir balık tutmanın, misinasız oltayı suya salmanın keyfi bulunmuyor ne işte, ne uğraşta.

SAHİLDE BALIK KEYFİ
Devran yine ol devran. İster buzlu limonata, ister soğuk ayran, madem var varanın, sür sürenin, öyleyse Her Şeyi Olan Adam'ın sahilde balık tutma keyfi neden olmasın?.. Dikelmiş suyun kenarına, oltayı suya sallamasıyla titremeye başlamış kamış; asılmış, çekmiş; aman nasıl da direniyor balık; tam gezerken şıngır mıngır Boğaz'ın sularında, misinası görünmeyen oltanın yemine vurulmuş balık, kaptırdı ya paçayı şimdi, diren babam diren. Adam, çevredekileri toplamış başına, "Aman el atın, bugün sizden yarın yine sizden, oltaya takıldı bir büyük balık, elbirliği edelim çekelim balığı kıyıya." Asılmışlar elbirliğiyle, maksat yardım canım, almışlar balığı kıyıya; işte o an kıyamet kopmuş. Trafik durmuş, yayası bisikletlisi, giyimlisi baldırı çıplağı toplanmış, hepsi balığa bakmakta. Balık da durur mu, o da onlara bakmakta. Balık da balık ama; görülmemiş güzellikle... Yaşlı, ama çok yaşlı bir balıkçı yanaşmış Her Şeyi Olan Adam'ın yanına "Beyim", demiş, "ben az sürdüm uz sürdüm, dere tepe düz sürdüm, koskoca Osmanlı'dan geçtim de vardım bu sahile... Bu yakaladığın balık 75 yılda bir kez görünür. Özel bakım ister, ihtimam ister ona göre; bakamayacaksan koyver gitsin sulara," deyince, Her Şeyi Olan Adam "Bir alacalı bulacalı balığa mı bakamayacağız," der. Balıkçı tembihlemiş, "Öyleyse bilesin ki bu balık yalnız alıştığı denizin suyunda yaşar, hem de illa ki onu sudan çıkaranın emek vermesi, suyu kendi taşıması gerekir." Adam koymuş balığı orada bir kova deniz suyunun içine, almış götürmüş Sarıyer tepelerindeki konağa; almış bir fiyakalı akvaryum ki gelen geçen görsün balığını. Bir süre inmiş çıkmış, sonra üşenmiş gidip her gün Bebek'ten Sarıyer tepelerine kovayla su taşımaya; kendi kendine, "Yahu Boğaz'ın sularında yaşayan balık kuyu suyunda da yaşar, n'olacak alt tarafı su," deyivermiş. Çekmiş kuyudan dört kova su, boca edivermiş akvaryuma ki aman Allah, balık sudan çıkmış balığa dönüvermiş; yumrulmuş, zümrüt gözleri dışarı fırlar gibi olmuş. Ama balık dediğin 'alışan hayvan' bir süre sonra kuyruk sallamaya, yüzgeçlerini açıp kapamaya başlamış kuyu suyunda. Bir gün, beş gün, adam kuyudan su çekmedeyken, 'gına' misafirliğe gelmiş oturmuş; bırakıp kovayı elinden dikelivermiş adam "Yahu akılsız adam, ne eziyet edersin kendine; kuyu suyunda yaşayan balık mis gibi terkos suyunda da yaşar," demiş, açmış musluğu dolduruvermiş akvaryumu ki... Yetişin imdat! Gidiyor balık, hem de ne gidiş... Ama n'apsın uydurmuş koşullara ve araziye kendini, musluk suyunda yaşar olmuş balık. Adam şöyle bir efkar etmiş ve buyurmuş kendi kendine: "İstanbul'un suyunu seven havasına bayılır."

ESKİ SULAR DA UNUTULUR

Takmış bir fiyakalı tasma balığa; balık direnecek gibi olmuş, ama alışmış bir kere her şeye alışmaya. Adam demiş, "Buyur seni ilk karşılaştığımız yerlere götüreyim, belki özlemişsindir çıktığın suları..." İndirmiş balığı Bebek sahiline. Boynunda tasma güzeller güzeli bir balık sahilde dolaştırılır da cümle cemaat, cümbür cemaat oraya toplanmaz mı? Kalabalığın arasından sıyrılan bir çocuk öyle hayran olmuş ki balığa, "Amca amca, yazık böyle güzel bir balığa, çıkarma onu suyundan açığa," deyip kapıverdiği gibi, Her Şeye Alışan Balığı, kurtarmış tasmadan, fırlatıvermiş çıktığı sulara. Balık şöyle bir çipil çipil bakmış sahildekilere, hiç tanımadığı bu yeni suda bir türlü toparlayamamış kendini ve boğulmuş gitmiş... Gökten kaç elma düşecek diye bekliyorsunuz siz şimdi... Eh, bekleyin bakalım...