Ermeniler ve Türkler

"Hıristiyanlar da tekkeye çok gelirlerdi. Özellikle Türkiye'den göç eden Ermeniler. Onlar anneannemin yanında oturur, Antep'ten bahseder, 'orası şöyle güzel böyle güzel' diye anlatırlardı. Hepsi meslek sahibiydi ve lüks bir hayat yaşarlardı, ama yine de Antep'i özlerlerdi. 'Bizi kancık Fransızlar ve İngilizler bu duruma düşürdü,' derlerdi hep. 'Biz bacı kardeş gibiydik Müslümanlarla, hep onlar bizi kışkırttı,' diye anlatırlardı. Araplarla anlaşamaz, tekkeye gelir, yemeğe kalırlardı. Antep yemeği pişirince dayanamaz, tencereyle getirirlerdi ve hep birlikte oturur yerdik. Okulda herşey Fransa merkezliydi. Fransız coğrafyası ve tarihi dersleri alırdık. Çok lazımmış gibi en ufak sularına kadar Fransa coğrafyasını ezberlemiştik. Şehirleri, kasabaları... Ama sonradan bütün bu isimleri hepsini aklımdan silinip gitti. Tekkeye gazete gelirdi, bir nevi Türk eviydi orası zaten. Arapça bilmezlerdi, öğrenmediler de. Akbaba dergisi gelirdi, annem koleksiyonunu yapardı. Babam da Doğru Yol gazetesini çıkarırdı. Babama Atatürk askeri haber almada görev vermişti. Arapça gazeteleri okurdu babam; notlar alır, konsolosluğa götürürdü. Oradan Antakya'ya, Antakya'dan da Ankara'ya gönderilirdi. Babamın yazdıkları bugün hala TBMM arşivinde duruyor."