'Kendisini editörlere karşı korumalı'

"Burada çalışkanlığı, merakı ve girişkenliğiyle tanıdığım bir meslektaşı değil de, onun işlerinin nasıl sunulduğunu, etrafında nasıl bir 'ego aurası' yaratıldığını tartışmak lazım. Tabii bundan önce medyada patron eksenli otosansür, egemen medya kurma hevesleri, tetikçilik, insan haysiyetini ayaklar altına alan 'özel hayata giriş', misyon gazeteciliği gibi yığınla daha öncelikli mesele var ama, madem bu konuyu sordunuz, söyleyeyim. Kendi mesleğine saygı duyan her gazetecinin temel sorusu şudur: 'İçine girdiğim, haber yapmak istediğim gelişme, ben olmadan da haber değeri taşır mı?' Buna 'Evet,' dediğiniz sürece mesele yok. Ama maalesef, gazeteciliğin içinden gelmeyen birtakım editörlerin elinde hırpalanan gazetecilik, bu editörler yüzünden bazı gazetecileri devasa ego balonlu yaratıklara dönüştürdü. Bunun farkında bile değiller. Bunlardan biri geçenlerde bir ulaşım şirketinde kendisine yapılan 'saygısız' muameleyi habermiş gibi, tek taraflı olarak veriyordu. O şirkete tabii ki söz hakkı tanımadan! Ne yazık ki 'celebrity' gazeteciliği almış yürümüş, kangrene eklenmiştir. Dikkat edin, filanca VIP ile yapılan bir söyleşinin önemi, onu kimin yaptığıyla bağlantılı oldu. İçerik önemli olsa dahi, o 'sıradan' bir muhabirse adı bile geçmez. Oysa gazeteci de 'VIP' ise, o zaman o söyleşi içi kof bile olsa önem kazanmıştır. Bu gazeteciliğe darbe vurmuştur. Arman'a gelince: Yaptığı işleri, söyleşi tekniklerini, içerik olarak beğeniyorum. Ancak bu yeteneklerine karşı kendisini editörlere karşı koruyamayışını yanlış buluyorum. 'Ben yaptım oldu' Türkiye'sinde, 'Ben istemedim olmadı' diyebilmek, hem düzgün kalmak, hem de mesleğe saygı adına yapılması gereken zor ama önemli bir iş."