kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Ekim 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Ekonominin patronları ihtiyatlı

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın, yaz aylarında ABD'ye yaptığı seyahatte edindiği izlenimler "aşırı titiz tutumunu" pekiştiriyor. Belki de bu yüzden son faiz indirimi "Başkana rağmen oldu, sürprizdi" spekülasyonları taraftar buluyor. Üstelik bu tabloya Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in, Başbakan Tayyip Erdoğan'la birlikte katıldığı New York ziyaretindeki bilgileri de eklemek gerekiyor. "ABD'nin durumu zor" saptaması karşısında iki sorunun yanıtı önem kazanıyor.
1- Hazine, 2008'de dış borçlanmada beklenen performansı yakalayamazsa
2- Özel sektör borçlarının çevrimi soluk keserse
İşte bu hassas sorular, hem Hazine'nin zaman zaman iç piyasadan borçlanma baskısının artacağı hem de özel sektör büyüme dinamiğinin frenlenebileceği yorumlarına ciddiyet kazandırıyor. Bu veriler ışığında, olası küresel kur şokunda Türkiye'nin büyük ağabeye yani IMF'ye ihtiyaç duyacağı savunuluyor. Tıpkı Merkez Bankası'nın son kredi mercii olmasına benzer şekilde IMF'nin de Türkiye'ye örtük kur güvencesi içermeyecek şekilde rezerv takviyesi garantisi verebileceği konuşuluyor. Lakin kura dayalı programların neticede spekülatörlere kazandırıp, reel sektöre zarar ettirdiği Türkiye deneyiminde fazlasıyla biliniyor. Bu nedenle Ankara'da kafaların karışık olduğu görülüyor. Bu karışıklığa rağmen, IMF'nin rezerv garantörü olmasını savunanlar sanıldığı kadar az değil.
Yeni programda da dışı fazla hedefinin korunacağı, mali sıkılaştırma yapılacağı, yapısal reformların takvim sarkması yaşanmadan tamamlanacağı, bu yaman üçlüye ek gösterge katılacağı anlaşılıyor.
İlke olarak IMF'nin desteğine gerek bırakmayacak düzeyde döviz rezervi tutulmasının performans kriterine dönüşebileceği ifade ediliyor. Rezerv arttırma gayretinin, YTL sterilizasyonu gerektirmesi ve eş zamanlı olarak enflasyon hedeflemesi rejiminin sürdürülmesi zorunluluğu, dalgalı kur rejimi altında uluslar arası rezervi baz alan bir programın halka nasıl anlatılacağı sorusu ise muhtemelen bu ay içinde netleşecek. IMF'nin 4 Ekim'de başlayacak İstanbul temasları ilk ışığı yakacak, 17 Ekim'de Washington'daki IMFDünya Bankası Sonbahar Dönemi Toplantıları'nda programın adı konulacak.