AK Parti içinde her şey süt liman değil. Hayal kırıklığı yaşayanlar, devre dışı bırakılanlar hatta partiden dışlananlar var.
Son kabinenin açıklanmasından sonra bunların sayısı bir hayli arttı. Ama arkada güçlü bir halk desteği olması, iktidar gücünün varlığı ve ileride
"bir şey çıkar umudu" herkesi susturuyor.
Önceki gün yazdığımız
"Aksu neden dışlandı?" yazımıza devam edeceğimizi söylemiş ve iki isim vermiştik:
Prof. Dr. Mehmet Sağlam ve Sivas Milletvekili
Mustafa Açıkalın. İkisinin de farklı özellikleri ve beklentileri vardı.
Prof. Dr. Mehmet Sağlam: Prof. Sağlam'ın durumu gerçekten ilginç. Çünkü, Sağlam'a bizzat grup toplantısında Başbakan
Erdoğan tarafından
"Bakanlık" sözü verilmişti.
Herkes, Eski YÖK başkanı
Sağlam'ın Milli Eğitim Bakanı olacağını bekliyordu.
Kabine açıklandığında adı yoktu. Hem çevresinin hem de kendisinin derin hayal kırıklığı yaşadığı kesin. Şimdi kulislerde
"Teknoloji Bakanlığı"nın kurulacağı ve o bakanlığa
Sağlam'ın getirileceği konuşuluyor.
Getirilmezse
"klasik merkez sağ"ın bu önemli isminin nasıl bir rota izleyeceği merak konusu.
Mustafa Açıkalın: Önce biraz
Açıkalın'ın geçmişinden söz edelim.
Açıkalın, Başbakan
Erdoğan'ın İstanbul ekibinden. Ama öyle sıradan biri değil, başkan
Erdoğan'ın Genel Sekreteri. Yani ikinci adam.
Ama ikinci adamın
"birinci adam" la ilişkisi özellikle cezaevi döneminde inanılmaz bir sarsıntı yaşadı.
O nedenle AK Parti'nin ilk seçiminde zar zor milletvekili olmuştu. O dönemde üçüncü, dördüncü hatta beşinci adamlar
"bakan" olurken o kenarda bekledi. Ve hiç sesini çıkarmadı. İleri geri konuşmadı.
Bu
"iyi hal"in karşılığını da bu dönemde Sivas birinci sıradan milletvekili seçilerek gördü. Ama daha fazlasını bekliyordu.
Yani bakanlık.
Doğrusu o beklemese bile birileri ona yakıştırıyordu.
Şimdi
"sıra sende" deniyordu.
Olmadı. Daha önemlisi İstanbul günlerinde kendi altında çalışan ve geçen dönem bakan olanlara yenileri de eklenmişti.
Bu onun için ikinci hayal kırıklığıydı.
Aslında hayal kırıklığı yaşayan sadece bu iki isim değil.
Listede başkaları da var.
İşte iki çarpıcı örnek daha.
Salih Kapusuz: Bir bakıma en talihsiz siyasetçilerden biri. Refah Partisi'nin sürpriz çıkışından bu yana geçen son 15 yılın her karesinde
Kapusuz'u görmek mümkün. Tam bir
"Siyaset emekçisi"... AK Parti'nin birinci döneminde Grup Başkan Vekili olarak parlak bir performans sergiledi. Son cumhurbaşkanlığı krizinden sonraki Meclis sürecinde de önemli bir rol oynadı.
Seçim kararından sonra da kendi kararını verdi. Artık grup başkan vekilliği yapmayacaktı. Başbakan Erdoğan tarafından odasını boşaltmaması istendiği halde kararından vazgeçmedi.
Adı bakan olacaklar arasında sık sık geçti ama bakanlar arasında yoktu. Üstelik hemşerisi eski yol arkadaşı
Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olduğu bir dönemde.
O da artık hayal karıklığı yaşayanlar arasında. Onun öyküsü biraz MHP'nin eski ünlü isimlerinden
Avni Çarsancaklı'ya benziyordu. Çoğu insan bunu bilmez,
Çarsancaklı, uzun yıllar MHP'nin etkili ismi olarak görev yapmasına rağmen
bir kez bile olsun milletvekili olamamıştı. Edibe Sözen: AK Parti'nin iddialı isimlerinden biri de o. Seçim döneminde en çok ilgi gören de o oldu. CHP'nin ağır toplarından
Nurettin Sözen'in akrabası olması siyaset dünyasında farklı bir renk yarattı.
Eğitimi, siyaset başarısı bir yana en azından
"kadın kotası"ndan bakan olmasına kesin gözüyle bakılıyordu.
Hatta seçim sonrasında
"Kimler bakan olacak?" tahminleri üzerine bir araştırma yapılsa ilk sırayı büyük olasılıkla o alır.
Ama herkes gibi o da yanıldı.
Yeni bakanlar arasında adı yoktu. Bir umut, yeni kurulacak bakanlıklardan birine getirilir mi, o da meçhul...
Yayın tarihi: 6 Eylül 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/06//haber,11E06F0A16AB4CF391FA12ED5C396161.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.