kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Ağustos 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Toroslar'dan Akdeniz'e Antalya Lezzetleri!..

"Bu kitabı hazırlayan Antalya Tanıtım Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Nizamettin Şen ve araştırmacı, yazar Gökçen Adar'a teşekkür etmek gerek" dedi, Hüseyin Özer..
Ona iki kitap yollamıştım. Daha doğrusu ayni kitabın Türkçe ve İngilizce iki baskısını.. Toroslar'dan Akdeniz'e Antalya Lezzetleri!. "İncele de bana anlat" diye..
"Şimdiye kadar bu denli güzel, bu kadar harika bir kitap görmemiştim, türünde.. Müthiş bir eser ortaya çıkarmışlar, hepsinin ellerine sağlık" dedi, bir ay sonra Hüseyin.. O zaman sadece bakmış, fotoğraflarına bayılmıştı. Hem Türkçe, hem İngilizcesini okuduktan sonra kendi sözcükleriyle anlattı..
"Yurtdışında çok kabul görecek, hatta modern aşçıların esinlenerek yemeklerini yapabilecekleri bir kitap bu. Ben daha şimdiden çok ilham aldım. Çok emek verilmiş ve çok doğru yapılmış. Sofra sıralaması da mükemmel ayarlanmış, günümüzün diyet anlayışına uygun olmuş.
Yabancılar, hele de İngilizler sulu yemeklerimizi çorba olarak bilir ve bizlerin sadece kebap yediğimizi zannederler. Kitap sayesinde şimdi anlayacaklar ki, sebzeyle eti karıştırarak son derece sağlıklı yemekler yapıyor ve yiyoruz.
İngiliz arkadaşlarım daha önce hediye ettiğin yemek kitaplarını da çok beğenmişlerdi, fakat ilk defa bu kadar çok beğendikleri, yemeklerini yapmak istedikleri bir kitap ortaya çıktı.
Bir tanesi, 'Bir gün bu kitabı sana getiren arkadaşını da al gel, Londra dışındaki çiftlik evimizde bu kitap sayesinde güzel bir yemek yiyelim' dedi.
Kimse alınmasın, bu en güzeli.
Türk yemeklerinin modernleşmesi, güne uyarlanması gerekiyor. Gökçen Bey bunu en iyi yapanlardan birisidir. Nükhet Duru ve Alp Yalman'ın yakın dostlarıymış, birlikte Gökçen Beyin elleri ile hazırladığı sofraya oturmuştuk, geçmiş yıllarda. Gökçen Beyin yemek sohbeti de doyulmazdı o gece..
Türkiye'de iyi niyetle, klasik usulde yapılmış yemekler üzerine bir sempozyumda beni çok etkileyen bir şey olmuştu, onu hatırladım... Son gün Aşık Veysel'in deyişleri eşliğinde harika bir defile izlemiştik. Anadolu'nun eski kıyafetlerini Türk mankenlerimiz modernleştirilmiş haliyle sunmuştu.
'Yemeklerimizi de aynen bu kıyafetler gibi özüne sadık kalarak modernleştirmeliyiz' demiştim içimden..
Yabancı yemekler daha çok soslu ve kremlidir. Yemeğe, ana ürünün kendi lezzetinden çok bu krem veya sos tadı hakimdir. Ne yediğinizi anlamakta zorluk çekersiniz. Türk yemekleri tam aksine sade ve namusludur. Acıysa, tatlıysa, ekşiyse, patlıcansa, bamyaysa hepsi bellidir, damak aldatılmaz.. Bu kitapta ben bunları görüyorum.
Tek tek yazmaya gerek yok. Bir iki örnek vereyim. Nevil Halıcı'dan derlediği etli bamya ve düğün eti meze türleri yabancıya çok hitap eder. Tatlılar da.. İçindekilerin hepsi yabancıların anlayışına çok uygun; kilo aldırmaz, belki kilo verdirir, ayrıca lezzetleri de tam..
İşte bu yüzden bu yemekler Anadolu'da Aşık Veysel'in sazıyla sözünü, kıyafetlerimizin modernleştirilmiş güzelliğini hatırlatır.
Bu kitapta anlatılanlardan aşk yemeği de olur, iş yemeği de.. İftar sofrası da... Bu yemeklerle şarap da içilir, su da...
Emek veren herkesin yüreğine sağlık. Vakıf bu kitabın İngiltere'de satışını düşünüyorsa, elimden geleni yapmaya hazırım. Satılmalı da.. O sayede İngilizler güzel Türk yemekleri ile tanışır, 'Onlar sadece kebabçı' demezler, artık..