Tartışmalar, muhtıralar, çekinceler, yaz ortasında sandık başına gitmeler derken, Abdullah Gül sonunda cumhurbaşkanı seçildi.
Yaşadığımız süreç toplumsal yaşamın zorlamalara geçit vermediğini açıkça ortaya koydu.
Yapay bir biçimde ortaya atılan 367 koşulu, ulusun sandık başındaki iradesiyle açık bir şekilde aşıldı. Nisan ayında "Çankaya'da Gül Dönemi" manşeti atarken demokratik sürece ve sisteme inancımız tamdı.
Bugün de öyle.
Burada demokratik sürece sahip çıkan ve Meclis'i boş bırakmayan başta MHP olmak üzere DTP ve DSP'ye ayrı bir parantez açmak gerektiği inancındayım.
Abdullah Gül, son dönem Türkiye siyasetine damgasını vurmuş bir isim.
Gerek başbakanlığı, gerek dışişleri bakanlığı dönemindeki performansı, AB'ye, demokratikleşme sürecine yaptığı katkı, vurgulanması gereken hizmetleri. Çankaya'daki 7 yıllık hizmeti boyunca aynı çizgiyi sürdüreceğine, tüm toplumu kucaklayan bir çizgi izleyeceğine kuşkumuz yok.
Türkiye'nin ılımlı bir İslam ülkesine döndürülmesi konusuna gelince...
Bugün Avrupa'nın birçok ülkesinde Hıristiyan demokratlar iktidarda.
Türkiye'de de muhafazakar demokrat olduğunu ilan etmiş bir parti büyük halk desteğiyle iktidarda.
Bu partinin kuruluşunda büyük emeği geçmiş bir isim de artık Çankaya Köşkü'nün yeni sahibi.
Bu yeni dönemin ülkemize hayırlı olmasını dilerken gerilim tacirlerinin yüzlerinin bir kez daha kızarışını memnuniyetle izliyoruz.
Gül'ün yolunu kesmek için canını dişine takanlar bugün okurlarını yanıltmanın ve yanlış yönlendirmenin utancını yaşıyorlardır umarım.
Bu dönemi, gerilim ve kriz dönemi yapmaya uğraşmaktan vazgeçmeyecekleri, öküzün altında buzağı aramayı sürdürecekleri kesin.
Onun için Gül'ün attığı her imza, atamasını onayladığı her isim didik didik incelenecek ve her seferinde bir açık zorlanacaktır.
Türkiye'de bir cumhurbaşkanı seçimi sonucunda statükocuların tavırlarında değişiklik beklemek hayalperestlik olur.
Statükocular, ayrıcalıklı konumlarını sürdürmek için ellerinden geleni ardına koymayacaklardır.
Fark etmedikleri şey ise toplumsal yapının artık onların ayrıcalıklarını desteklemediği, altlarındaki zeminin hızla kayıp gittiği gerçeğidir.
Türkiye 2007'nin önemli bir bölümünü seçim, cumhurbaşkanlığı, muhtıra tartışmalarıyla geçirdi. Artık kayıp zamanı telafi için, AB yolunda reformları hızlandırmak için gaza basma zamanı. Tekrar hayırlı, uğurlu olsun.
Yayın tarihi: 29 Ağustos 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/29//haber,965AEF79F14146DC9F8C89AE9E0401BB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.