Amerika'da emlak piyasasından sonra otomotiv sektöründe de durgunluk başlamış.İki sektörün yanı sıra finansal piyasalarda yaşananların da dönüp ekonomi üzerinde yavaşlatıcı etkisi olacağı açık. Amerika tüketicisi daha az tüketecekse bunun Çin'i de olumsuz etkilemesi beklenir. ABD zaten dünya ekonomisinin motoru durumunda. Sadece Çin değil, Avrupa'dan Asya'nın diğer bölgelerine kadar kademeli bir şekilde olsa da büyüme hız kesebilir. IMF'nin dünya ekonomisi için beklediği yüzde 5.2'lik ortalama rakamın bu yıl tutturulması zorlaşabilir. Gelecek yılki tahmin de yüzde 5.2. Bu hedefin de epey uzağına düşülebilir. Ama gelecek yılki büyüme pekala önümüzdeki dönemde revize edilebilir ve daha aşağılara çekilebilir de.
- Durgunluğun yüzü- Nitekim dünya ekonomisinin büyümesinin hız keseceğini, son yaşanan finansal piyasa hareketlerinden olumsuz etkileneceğini ABD Hazine Bakanı da, IMF Başkanı da artık kabul ediyor.
Zaten ham petrolden başlayarak emtia fiyatlarındaki keskin düşüşler yaşanması, beklenen durgunluğun öncü göstergeleri gibi.
Finansal çalkalanma başlayalı beri en çok kullanılan emtia fiyatlarında yüzde 30'a yakın düşüşler gerçekleşti. Elini çabuk tutan satıyor. Dünya büyümesinde azalma yanında tabii ki işin içinde spekülasyon da çok etkili.
- Dünyada indirim- Küresel büyümenin yavaşlamaya başlaması bir yana asıl finansal piyasalarda çıkan ateşi söndürmek üzere merkez bankaları faiz indirimlerine gidebilir. Şu anda hedefteki banka ABD Merkez Bankası (Fed). Piyasalar Fed'i faiz indirimine doğru zorluyor.
AB Merkez Bankası'nın (ECB) ise faiz artırımı gündemdeydi. Normalde iki faiz artırımı daha yapması bekleniyordu. Son dalgalanma bu ihtimali ortadan kaldırınca Euro dolara karşı değer kaybetmeye başladı. Euro/dolar paritesi 1.38'den 1.34'e kadar geriledi.
Japonya Merkez Bankası'nın beklenen faiz artışının da ertelenmesi söz konusu.
Dünyanın üç büyük merkez bankasında olduğu gibi, yaklaşmakta olan durgunluk nedeniyle gelişmiş ülkelerde faiz artırımları gündemden düştü.
- Petrol ve emtianın katkısı- Zaten faiz artışları da ekonomideki canlılığı törpülemek ve enflasyonu kontrol altında tutmak için yapılıyordu ve yapılacaktı. Şimdi dalgalanma ile ekonomik aktivitelerde belli bir yavaşlamaya girmesi beklenirken, düşen emtia ve özellikle petrol fiyatlarının katkısı ile enflasyon daha kolay dizginlenebilir hale geldi. Yani faiz artışı gereği, bir ölçüde kendiliğinden zayıfladı.
- Türkiye'ye yansır mı?- Dünyadaki bu faiz düşüşü bize de yansır mı? Buna gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer aldığımızdan dolayı olumlu yanıt vermek güç. Üstelik Türkiye yüksek cari açığı ile dış dalgalanmaya karşı en hassas ülkelerden biri.
400 milyar dolarlık milli gelire ve 350 milyar dolarlık yerleşiklerin tasarruflarına karşılık yabancıların Türkiye'deki finansal varlığı temmuz sonunda 100 milyar dolara dayanmıştı. Yani milli gelirin dörtte birine ve yerleşiklerin tasarrufunun üçte birinden daha fazlasına denk gelen bir rakam, gerçekten yüksek bir rakam.
- Kervana katılamaz- Bu nedenle nasıl ki
geçmişte sermaye girişlerinin pozitif etkilerini zincirleme şekilde yaşadıysak şimdi küresel dalgalanmayla sermaye çıkışı olursa bunun negatif sonuçlarına gene zincirleme olarak katlanacağız. Hem bu sermaye çıkışını hem de yurtiçi yerleşiklerin liradan kaçışını azaltmak, mümkünse dövizden YTL'ye geçişini teşvik etmek üzere Türkiye faizleri düşüremez.
Dünya faiz düşürüyor diye Türkiye'de bu kervana katılamaz. Büyümesini kendi tasarruflarıyla finanse edemediği, tam da dış tasarruflarda belli bir azalma meydana geleceği dönemde, bu hareketi daha büyütecek bir adımı atmak kanayan yarayı olsa olsa daha büyütür.
Bu da kur artışı yoluyla enflasyona, oradan da faize çıkış yönünde baskı yapar. Yani istenen sonucun tersi doğar.
- Sonuç- "Kötü rüya görmektense, uyanık durmak iyidir" Türk Atasözü
Yayın tarihi: 23 Ağustos 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/23//haber,48BFAA5500F84F1B9CFC83B9C348A6F7.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.