OO
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?OO
Artık her kadın Külkedisi
Önümüzde gazete... Yücel'le gözümüzü diktik, o fotoğrafa bakıyoruz. (Yücel ablam oluyor. Aynı gazetede çalışıyoruz kendisiyle... ) Önce ben konuşuyorum:
- Nasıl olur yaa?
Yücel önce iç çekiyor, sonra:
- Valla nasıl oluyor bilmiyorum, ama yerçekiminin borusunun herkese ötmediği açık!
Bizi sessiz bir isyana götüren, önümüzde duran Semiramis Pekkan'ın beyaz bikinili fotoğrafı... '56 yaşındaki genç kız' başlığı atılmış habere... Taşşş gibi kadın taşşş! Tamam ama nasıl olur? İnsanın kilo problemi bile olmasa gerçekten de yerçekimi denen bir şey var kardeşim! Kanun bu kanun... Yerçekimi kanunu... Ve bu kanun sayesinde biz insanların yaşlandıkça etleri aşağı doğru sarkıyor işte. Gıdı, yanaklar, memeler, bacaklar... Yerçekimi kuvveti, "Benim olacaksın benimmmm," dercesine asılıyor gittikçe güçsüzleşen bedenimize... İyi de bir kadın nasıl olur da 56 yaşına gelip böyle taşşş görünür? Bu fotoğrafı gören her kadın gibi biz de Yücel'le haberi büyük dikkatle okuduk. Çünkü bu mucizenin sebebi hikmetini mutlak öğrenmeliydik.
'Fasting' (bir tür oruç) diye bir şey uyguluyormuş kardeş Pekkan! "Cerrahi bir müdahale herhalde," diye düşünüp, hemen bu konulardaki bilir kişimi arıyorum. Çok eski arkadaşım o benim... Beraberken en çok güldüğüm arkadaşım aynı zamanda. Estetik cerrahtır kendisi... Ege Üniversitesi'nde doçenttir, adı da Cüneyt Özek'tir. Kadınların her duydukları yeni yönteme atlamalarına çok kızar bir de... Ben mesela kimden ne duysam, ne okusam hemen telefona sarılır ona sorarım. Şu Semiramis'in fotoğraflarını gördüm, fasting yaptırdığını da okudum ya... Sormazsam çatlarım...
- Alo Cüneyt... Fasting diye bir şey varmış, doğru mu?
- Tıptaki mucizevi yenilikleri siz kadınlara sormak lazım zaten. Bu da yeni mi çıkmış?
- Yaa ne kızıyorsun, varmış işte... Semiramis Pekkan yaptırıyomuş.
- Lifting olmasın o?
- Yok yok fasting yazıyor gazetede.
Cüneyt'ten yüz bulamayınca hemen google'a başvuruyorum. Aaa! Gerçekten de cerrahi operasyonla alakası yokmuş kelimenin. Bir çeşit detoks programına verilen admış meğerse... Peki neymiş, neyin nesiymiş? Okudukça içime afakanlar basıyor. Altı ayda bir uygulanan bir haftalık kürmüş bu... Bir hafta boyunca çiğnemek yokmuş. Yedi gün boyunca, her iki saatte bir sadece sıvı alınacakmış yani... Onun suyu, bunun özü vs. Sürekli meditasyon ve yogayla zihinsel arınma sağlanacakmış. Eh, tabii bir haftalık açlığa insan ancak böyle dayanabilir! Bu işkence, sadece bununla da sınırlı değilmiş. Günde iki kez de altı litrelik özel bir karışımla lağman da yapılacakmış! Ve de insanlar, Uzakdoğu'ya gidip bir kamyon parayı bu fasting'in uygulandığı kliniklere gömmekten çekinmiyormuş. Bir hafta boyunca ağzında şişe, kıçında hortumla yaşamaya yani...
Bu yöntemi hemen geçtik. Bize göre değil. Peki, başka neler yaptırmış olabilir Pekkan kardeşler? Araya Ajda'yı da koyuyorum, çünkü son konserinde gördük ki, kadınların yaşını hemen ele veren dizler bile, bu 60'ına merdiven dayamış kadın da pırıl pırıl, sanki cillop! Hani eskiden derlerdi ya; "Yüzünü istediğin kadar gerdir, dizlerin seni ele verir!" Artık o da kalmamış, çok şükür. Çünkü şu lifting denen yöntemle, tıpkı yüz derisi gibi bacak derisi de kasıklara doğru çekilip geriliyormuş. Yaşasın! Kırışıp buruşmasın diye, yüzüme sürdüğüm nemlendiricileri avuç avuç dizlerime de sürmeme gerek kalmadı artık. Çalış ey tıp alemi! Külkedilerinin size ihtiyacı var. Ayrıca şişeyle mısır püskülü suyu içirip, hortumla yıkama-arınmayla da uğraştırma bizi. Aman diyeyiml! Madara etme.
Yayın tarihi: 12 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/12/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.