kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Temmuz 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Talebi, düşen faiz kadar düşen kur da azdırır

Geciktirilmiş yatırım ve tüketim talebinin seçim sonrasında harekete geçeceği kesin gibi. Bu talebin boyutunun oldukça güçlü olabileceği varsayılabilir. İki nedenden dolayı.
* Birincisi geciktirmenin boyutunun bir yılı aşması. 2006 mayıs-haziran dalgalanması ve yükselen faizlerle beklemeye giren talep, 2007 yılındaki çifte seçim sonucunu da görmek istedi. Bu nedenle 13-14 aylık bir talep yığılmasından bahsedilebilir.
* İkincisi de en azından dört yıllığına siyasi istikrar sağlanmış durumda. Her ne kadar cumhurbaşkanlığı eşiği atlatılmamış olsa da yatırımcılar ve tüketiciler önlerini dört yıllığına artık görüyor. Bir dahaki seçime kadar siyasi istikrar yolu açık.

Risk yoksa prim yok
Burada cumhurbaşkanı seçilemezse sonbaharda yeni bir seçim zorunlu olacak. Ama bunun ihtimali düşük görünüyor. Muhalefetin, yüzde 50 oya yaklaşan iktidar karşısında ikinci bir seçimi göze alması bir hayli zor. Bağımsızların desteğini alan iktidarın da 367'yi sağlamasına ramak kaldı. Böyle bir bıçak sırtı gidiş var.
Bu test de geçildikten sonra ekonominin ve piyasaların önünden en önemli iki risk kalkmış olacak.
Bu durum karşısında risk priminin de kalkması gayet doğal olmalı. Önümüzde şu anda ne 2006 yılı ortasındaki küresel bir dalgalanma ne de çifte seçim var. Bu durumda faizde dalgalanma öncesi düzeye geri dönüşün yolu açık. Burada belki ihtiyatlılıkla cumhurbaşkanlığı seçimi beklenebilir. Ama o kritik kavşağın da aşılması halinde faizde şok bir indirim gerekebilir.

Faizde şok düşüş
Aksi taktirde Türkiye'ye yönelik sermaye akımının hızlanmasından ve yurtiçi yerleşiklerin daha fazla döviz almayacaklarından dolayı kur daha hızlı düşebilir. Reel yüksek faizler yabancı fon girişi için çok teşvik edici bir düzeyde. Bitişikteki sayfada da yer alıyor. ABD'de bir yılda, Brezilya'da iki ayda kazanılan para bugünkü kurlar ve faizle Türkiye'de bir ayda elde ediliyor. ABD ile Türkiye'nin arasında belli bir fark olması normal ama bu kadarı fazla değil mi? Aynı şekilde Brezilya ile fark da büyük değil mi?
Enflasyonla mücadele ederken belki de gereksiz yere ve uzun süre yüksek reel faiz ödemek durumunda kalıyoruz. Bu da borç stokunu büyütüyor. Düşük döviz kuru nedeniyle ithalatı daha da cazip hale getirerek cari açığı büyütüyor.
Bu yol yerine faizlerin 2006 dalgalanma öncesine döndürülmesi elbette talebi körükler. Ancak enflasyonu düşürmek sadece bir kurumun görevi değil. Pekala Merkez Bankası, Hazine ve BDDK eşgüdüm içinde çalışabilir.

Liraya by-pass
Zaten talebin artacağını kabullenmek gerekiyor. Faizler yüksek kalsa da ortaya çıkan istikrar tablosundan dolayı tüketim ve yatırım artacak. Fiyata karşı duyarlılık elbette vardır. Ama burada YTL faizleri kadar döviz kurunun düzeyi de yatırımlarda ve tüketimde önemli bir fiyattır. Bu nedenle kur aşağı giderken vatandaş harcar. Sanayici yatırım yapar. Türkiye gibi uzun yıllar istikrarsızlığın kıskacında kıvranmış bir ülkede tüketim ve yatırım, fiyat kadar ve belki de ondan daha çok istikrara ve önünü görmeye duyarlı. Bu açıdan istikrar ortamında toplam talebi kesmeye yüksek faiz yetmeyebilir. Kur bu kadar düşükse, ithal malların fiyatı ucuzluyorsa, dövizle ya da dövize endeksli borçlanabiliyorsa, vatandaş yüksek faizli lirayı bypass eder, yatırım da artar tüketim de.

Sonuç
"Sis, yelpaze ile dağıtılmaz"
Japon Atasözü