Tenisin Paşa'sı Nejat Müldür

Bundan on yıl kadar önce, İstanbul'un en klas tenis kulüplerinden biri olan Miltaş Tenis Kulübü'ndeki bir kulüp içi turnuvada, çiftlerde final maçı oynuyorum. Sevgili Mehmet Kantarcı yanımda, sevgili Erol Gazioğlu karşımda.
Gazioğlu'nun yanında ise o zamanlar Ankara'da Topçu Okul Komutanı olan, şimdinin Emekli Tümgenerali, sevgili Nejat Müldür Paşa var. Paşamızın tenis aşkına girmeden, şu tenis sporunun güzelliğine birkaç kelam etmeden geçmek istemedim.
Tenis, aynı kortta birbirinden alakasız 4 kişiyi küçük bir turnuva sebebiyle biraraya getirebilen nadir spor branşlarından biridir. Bu o kadar önemli bir sosyal olay ki, dahası o kadar güzel bir toplumsal oryantasyon ki, anlatılamaz yaşanır. Ben de o günkü eğitimimi Nejat Paşa ile yaşadım. Maçın ilk setini çok rahat almıştık. Paşa'nın metnini duyuyordum ama yeneceğimizden emindik. 2 set sonra herşey tersine gitmeye başladı. Ne yaparsam yapayım karşımda hep Paşa'nın kontra oyunu ile karşılaştım. Tenise 40 yaşından sonra başlamış birinin bu performansı beni çılgına çevirdi. Ve bir ara sinirlerime hakim olamayıp, elimdeki raketi yere vurarak kırdım. Nasıl bağırdığımı ve raketi nasıl yere fırlattığımı, maçtan sonra etraftan duyduğumda, utancımdan bir hafta kulübe gidemedim. Ama o anda hatırladığım tek şey, kenara geldikten sonra omzuma elini atarak kulağıma bir kaç kelime fısıldayan, Nejat Paşa'nın sözleri oldu. Bana "Çok güzel bir stilin var.
Güzel tenis oynuyorsun, aman o güzelliği bozmamaya dikkat et" demişti. O gün bugündür böyle bir olay bir kez daha tekrarlamadım. Ama Türk tenisinin Paşa'sı her yerde her zaman dersler vermeye devam ediyor. Şimdilerde emeklilikle birlikte tenise hizmet etmeye daha da ağırlık vermiş durumda. Türk Kalp Vakfı'nın Yönetim Kurulu'nda Başkan Yardımcılığı yapmaya başlayalı beri, tenisi adeta sağlıklı yaşamın bir parçası haline getirdi. Bu gerçekten de çok önemli bir konu bu kalp konusu.