kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Temmuz 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
ATİLLA DORSAY

Bir mimari şaheseri, bir dünya mirası: Sydney Opera Binası

Dünyadaki önemli modern mimari örneklerinden biri olan Sydney Opera Binası, bu yıl UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine de alındı. Deniz hayvanı şeklindeki bu bina, Sydney'in doğal dokusuna ve genel görünümüne en uygun biçimde tasarlanmış.
Benim mimarlık öğrenciliği yıllarımda dünya üzerinde efsanevi modern mimari örnekleri vardı, ama aralarında Sydney Opera Binası yoktu. O biraz sonra geldi. 1957 yılında açılan dünya çapındaki yarışmaya katılan yüzlerce proje arasından, Danimarkalı mimar Jorn Utzon'unki seçildi. Ve yola çıkıldı. Ancak binanın bitirilip açılması ancak 16 yıl sonra gerçekleşebildi ve Sydney Operası, 1973'te hizmete girdi. O günden beri binanın hatrı sayılır bir üne ve saygınlığa eriştiği biliniyor.

ARTIK BİR DÜNYA MİRASI
Bunun son kanıtı, binanın Birleşmiş Milletler'in kültür organı olan UNESCO tarafından, World Heritage-Dünya Mirası listesine alınması oldu. 1972'de başlayan bu girişim, tüm dünyadaki doğal ve tarihsel mirası araştırıyor. Listeye girmek, ev sahibi ülkeye ciddi bir koruma sorumluluğu, ama aynı zamanda büyük yardım ve destek olanakları sağlıyor. 2006 yılında listede tüm dünyadan (bu arada Türkiye'den) tam 812 isim vardı. Ve tam ben Avustralya'da iken, komşu Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde toplanan UNESCO komisyonunun, 16 aday arasından listeye yeni girenleri açıklayacağı belirtilmişti. 28 Haziran'da sonuç açıklandı. Ve özellikle geri kalmış ülkelerden dokuz yeni katılım oldu. Japonya'da bir gümüş madeni, Türkmenistan'da Nisa Kalesi, Hindistan-Yeni Delhi'de Kızıl Kale, Irak- Samarra'daki kalıntılar, Afrika- Gabon'daki doğal hazine, Afrika- Richterveld'deki dağ manzarası, Afrika- Namibya'daki mağara resimleri, Çin- Gandon'daki 1800 kule-ev. Ve de Sydney Opera Binası. Listeye giren tek modern mimari örneği. Sydney Opera Binası ayrıca, şu günlerde dünya çapında bir internet kampanyasıyla seçilen dünyanın yeni yedi harikası soruşturmasında da adı geçen, ama ilk yediye giremeyen yapıtlardan biri.

YILDA 4.5 MİLYON TURİST
Her yıl TV ekranlarında, yeni yıla giren ilk ülke olan Avustralya'nın kutlama coşkunluğuna dekor olan bu deniz hayvanı biçimindeki bina niye bu kadar özel ve ünlü? Kısaca özetlemeye çalışalım. Sydney Körfezi'ndeki eski liman kalıntılarının üzerine yapılan bina, son derece cesur, yenileyici ve ufuk açıcı bir mimari örneği sayılıyor. Utzon'un daha önce de Fransa'da Ronchmap kentindeki Notre Dame du Haut kilisesi çok ünlüydü. Mimar bu eseri Sydney'in doğal dokusuna ve genel görünümüne en uygun biçimde tasarladı. Amacı, çok işlevli, çok pratik, içerdiği konser ve opera salonlarının başta akustik olmak üzere tüm sorunlarını en iyi biçimde çözümleyecek, ama aynı zamanda çok farklı bir mimari yaratmaktı. Bina bugün çeşitli tanımlamalarla anılıyor. Kimileri onu Alman esinli 'dışavurumcu' mimarinin bir örneği sayıyor ve doğal biçimleri sanki sonsuza dek yineleme özelliğini öne çıkarıyor. Kimileri, yeni makine estetiğinin insancıllaştırılması deyimini kullanıyor. Bazı mimarlar, önceki çağların aydınlanma düşüncesine 19. yüzyılda gelen bir tepki olan 'Romantizm çağına' tipik bir İskandinav ruhu katan, romantik hayal gücünün bir dışavurumu diye niteliyor. Tarif çok!..

HİÇ BOŞ KALMIYOR
Ama binanın serüveni kolay gelişmedi. Zaman içinde sayısız değişiklik yapıldı, amaçlar ve hedefler sürekli değişti. Hem konser, hem de opera için kullanılması düşünülen büyük salon, 1966'da sadece konser salonuna dönüştü, bu nedenle altta kalan büyük boşluğa bir prova ve kayıt stüdyosu kondu. İkinci salon operaya tahsis edildi. Bir tiyatro salonu ve de bir müzik-sinema salonuyla birlikte, bina tam beş salon içeriyor. Kimi zaman günde beş-altı etkinlik yapılıyor ve bina hiç boş kalmıyor. Seyircinin dışında, yılda 4.5 milyon turist de ağırlıyor: Özel bina içi turlarıyla... Biz de bu turlardan birine katılıyor ve bilgi alıyoruz. 1966-67'deki büyük değişiklik talepleri ve ödemelerin durması, mimarı küstürmüş ve Utzon çekip ülkesine gitmiş, bir daha da dönmemiş. Mimar bugün 89 yaşında ve artık çalışmıyor. Bina 1973'te açıldığında, maliyet 105 milyon dolara ulaşmış: İlk bütçenin 14 katı!.. Projeyi son döneminde Avustralyalı mimarlar yürütmüşler. Ancak 1998'de hükümet, o zaman 80 yaşında olan Utzon'un gönlünü almış, bir madalya vermiş ve bir ekler bütünü projesi istemiş. Mimar bunları yapmış ve oğlu aracılığıyla yollamış. Tüm bu macerayı, özellikle kültür işlerimizi yürütenlere ithaf ediyorum: AKM'yi yıkıp iki yıl içinde yerine bir başka kültür merkezi yapacaklarını ilan edenlere!..