kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
ATİLLA DORSAY

Kahramanımız evlenmenin eşiğinde ve kötülerin peşinde

Örümcek Adam dönüyor. Günümüz sinemasının bir gereği bu: Tutulan filmlerin benimsenen kahramanları, sık sık devam bölümleriyle karşımıza geliyorlar. Artık özgünlük ve gerçek anlamda yaratıcılık söz konusu olmuyor, ama işin kadar çok meraklısı, giderek hastası olanlar var ki, buna kimse pek aldırmıyor. Maksat gönüller şen olsun, kasalar dolsun... Marvel çizgi-romanlarının bu ölümsüz kahramanı, yine New York kentini mekân olarak alan bir fantastik öyküyle karşımıza geliyor. Aslında ilk başta her şey çok sıradan başlıyor. İzbe ve dökülen bir dairede oturan 'serbest fotoğrafçı' Peter Parker, uzatmalı sevgilisi Mary Jane'le artık evlenme hayalleri kuruyor, yaşlı halasını teselli ediyor, gazetenin kadrosuna girmeye çabalıyor. Sıradan, sıkıcı işler yani... Ancak, önceki filmde babasının ölümüne neden olduğu, aslında eski arkadaşı olan Harry Osborn ile birden giriştiği çok sert bir kavga, onu birden yine Örümcek Adam yapıyor. O andan itibaren film, aile, aşk, sadakat gibi temaların ortaya çıktığı duygusal ilişkilerle, yüksek dozda fantastiğin adeta patladığı ikili bir yolda gidiyor. Bu arada, 'aydan geldiği' söylenen bir tür hareketli yosun (filmin jargonuna göre 'simbiyot') önce Peter'ı, sonra da Harry'yi hem çok güçlü hem de şeytani birer kişilik haline getiriyor. Üstüne üstlük, işin içine Kum Adam adlı bir canavarinsan ve de Peter'ın ilişkisini hallaç pamuğu gibi atan güzel Gwen giriyor. Bence en başarılı filmini Basit Bir Plan adlı modern karafilmle veren yetenekli Sam Raimi, yine işe çok iyi asılmış. Bu yeni film, baştan sona bir görsel şölen, göz için bir harikalar geçidi. Filmin başarısında elbette özel efektler başrolde. Ama bu alanda da yenilikler var. Örneğin Flint Marko- Kum Adam kişiliği, radyoaktif ışınlar altında şekilsizleşmiş, ama zaman zaman o kum belirsizliğinin içinden yine asıl fiziğine kavuşan ürkünç yaratık, bırakınız geçmişi, birkaç yıl öncesinin teknolojisiyle bile kolay kolay yapılabilir miydi? Kuşku yok ki sinema teknolojosindeki baş döndüren gelişmeler, artık filmleri biçimlendiriyor. Bu parlak cilanın ardında neler var? Öncelikle yer yer, hatta sık sık başını kaldıran ve filmin karanlık yanını dengeleyen hoş bir mizah duygusu. Örneğin onca fantastik filmde, sokaklarında cirit atan üstünadamlara, ölümcül yaratıklara ve havada uçuşan arabalara alışmış gözüken New York halkı, yine çaresiz sağa sola kaçışıyor, ama kavganın-dövüşün yanı başına sokulmaktan da kendini alamıyor: Ee, metropolde yaşamanın tehlikeleri yanında artık biraz keyfi de olsun!.. Filmin birçok oyuncusu, senaryo gereği olmadık işler ve görkemli jimnastik hareketleri yapıyor. Ama rekor herhalde gökyüzünde asılı kalan bir takside, çığlık çığlığa uzun bir süre geçiren zavallı Kirsten Dunst'ta olmalı!... Öte yandan filmin görece bir yeniliği, yüzeysel de olsa bir felsefeye yaslanması var. O da insanoğlunun içinde iyiyle kötünün çelişkili varlığı, giderek mücadelesi. Gerçi bu çok eski bir tema: Belki kutsal kitaplardan ve Habil ile Kabil'den beri var olan... Ayrıca tüm bu tür çizgi-roman kökenli düşsel kahramanlar da hep çifte kişilik sahibi değil miydiler: Superman'dan Dick Tracy'ye... Ne var ki bu kez olay daha farklı. Sözünü ettiğim 'simbiyot'la ve onun materyalleştiği kara giysilerle değişen Peter Parker kişiliği, tam bir Dr. Jekyll ve Mr. Hyde çeşitlemesi. Ve yine biraz onun gibi, Peter Parker iken sıradan ve sıkıcı biri olan olan Peter, 'kötü' olduğu andan itibaren kızların gözlerini alamadığı şen şakrak, kendinden emin, uçarı ve zampara bir genç adama dönüşüyor. Sanki "Biraz kötülük herkese lazım," dercesine... Ama öte yandan film yine de olumlu mesajını unutmuyor. Finale yakın söylenen "Her zaman bir tercih yapma durumu vardır ve tercihlerimiz kişiliğimizi belirler," tarzı sözler, bunun özü. Peter Parker sonunda iyi olmayı seçiyor. Tıpkı ezeli düşmanı Harry gibi. Hatta Kum Adam bile sonunda insafa gelip bağışlanma diliyor. Ve böylece film, üçlemenin içinde en ahlaki ve olumlu mesaj vereni oluyor. Filmde, kimi eski ve ünlü oyuncular küçük rollerde görünüyorlar: James Cromwell, Theresa Russell, Bruce Campbell gibi... Tobey Maguire-Kirsten Dunst ikilisi, onca patırdı arasında yine de bir ölçüde ayrıntılı portreler çizme fırsatını buluyor. Bu da filme her şeye karşın bir aşk filmi de olma özelliği katıyor. Kısacası, belki sinema sanatına gerçek bir katkısı olmayan ama yine keyifli, sürprizli ve hareketli bir seyirlik, günümüz seyircisi için özenle imal edilmiş hoş bir tüketim nesnesi...

ÖRÜMCEK ADAM-3 * * *
(Spider Man-3)/ Yönetmen: Sam Raimi/ Senaryo: Alvin Sargent, Sam Raimi, İvan Raimi/ Görüntü: Bill Pope/ Müzik: Christopher Young/ Oyuncular: Tobey Maguire, Kirsten Dunst, James Franco, Thomas Haden Church, Topher Grace, Bryce Dallas Howard, James Cromwell, Rosemary Harris, J. K. Simmons, Dylan Baker, Theresa Russell, Bruce Campbell/ Warner Bros filmi.