Madonna özel jetiyle konsere geldi ve küresel ısınmaya katkıda bulundu.
'Dünya' kimin umurunda!
Görünen oydu ki Live Earth'e gelenlerin derdi 'küresel ısınma' falan değil, basbayağı konser izlemekti. Belki de sanatçıların ikiyüzlülüğüydü ortamın amacı yansıtmaması..
"Yeter ama, ne kadar çok konuştular! Artık lafı uzatmasalar da Madonna çıksa!" Wembley Stadyumu'ndaki konser arkadaşlarım böyle söylüyordu. Onlar gibi biz de, sekiz saat boyunca ayakta; yemeden, içmeden dikilmekten yorulmuş, bir o kadar da sıkılmıştık. Anlamıştık artık; elektrikli ev aletlerini stand-by'da bırakmayıp fişini çekeceğiz, uçağa binmektense treni tercih edeceğiz; CD almayıp MP3 indireceğiz ve sudan tasarruf etmek için mümkün mertebe ikişerli gruplar halinde duşa gireceğiz! Şu animasyonlar bitseydi de Foo Fighters çıksaydı; Al Gore lafı uzatmasaydı da Red Hot Chili Peppers'ı izleseydik... Aslında Live Earth'ün Londra ayağına gitmemizin amacı sadece bu harika konserleri izlemek değildi. 'Tarihin bir parçası olmak' idealini de taşıyorduk. Live Aid, Live 8 derken, sosyal sorumluluk konserlerinden birini biz de görmeliydik. Kaldı ki çevreye duyarlı kişiler de sayılabilirdik. Ne de olsa Wembley'e otomobil yerine metroyla gitmiş, karbon ayak izimizi asgariye düşürerek iyi bir başlangıç bile yapmıştık. Neyle karşılaşmayı umduğumuzu çok iyi bilmiyorum ama, beklediğimizden çok farklı bir ortam olduğu kesindi. Belki konserler başlayalı bir saat olmasına rağmen staddaki boş koltuklar, belki de insanların panayırdaymış gibi çoluk çocuk salınarak gezinme halini yadırgadık önce. Sahnedeki dev ekranlarda "Live Earth" ibareleri bulunmasa ve durmaksızın geçen 'dünyayı kurtarma' mesajları olmasa, kendimizi ortalama rağbet gören bir stadyum konserinde de sanabilirdik pekala.
BİLETLER, GERİ DÖNÜŞÜMLÜ
Olası zihin karmaşasından kurtulmak için, daha önceden var olacağını duyduğumuz 'yeşil etkinlik standartları'nı incelemeye koyulduk. Biletlerimiz, geri dönüşümlü kâğıtlardandı. Sahne ışıkları en az düzeyde tutulmuş ve enerji tasarruflu ampuller tercih edilmişti. Hediyelik eşyalar bambudan yapılmıştı. Sponsorlar, elektrikli arabalar ve çevreyle barışık ampül markalarıydı. Yemeklerin taşındığı tepsilerin şeker kamışından imal edildiğini öğrendik. İçecekler plastik bardaklarla veriliyordu ama boşlar imece usulüyle toplanıyor, görevlilere teslim ediliyordu. Sanatçılar da derslerine hayli iyi çalışmıştı. Hepsi günün anlam ve önemine uygun mesajlar verdiler, mümkünse içinde mutlaka 'dünya' kelimesi geçen şarkılar söylediler. Ordinary World olsun, Wild World olsun, dinleyicilerden esirgenmedi. Black Eyed Peas, Spinal Tap ve Madonna sağolsun, üşenmemişler, Live Earth için özel şarkılar bile yapmışlardı.
KULİSTE DERS ALDILAR
Stadyum, saatler ilerleyip büyük grupların sırası geldikçe dolmaya başladı. Gelenlerin, konser izlemekten başka bir derdinin olmadığı çok açıktı. Ama zaten kimse konserlerin küresel ısınmayı durdumaya yeteceğini iddia etmemişti! Gelgelelim kamuoyu Wembley'de bile oluşamamıştı. On binlerce insan DJ Chris Moyles'un "Merhaba Wembley! Dünyayı kurtarmaya yardım edebilecek misiniz?" çağrısı karşısında sessiz kaldı. Duruma şaşıran Moyles ise "Cevap buysa, hakikaten mahvolduk!" diyerek hayretini dile getirdi. Günün kahramanı Al Gore, Washington'dan canlı bağlandığında da çok fazla alkış yükselmedi. Sanatçıların sahneye çıkışı arasında yayınlanan filmler ve animasyonlar da genellikle yemek ve bira standlarına yaradı. Belki Live Earth'ün açıklanmasından beri tartışılan sanatçıların ikiyüzlülüğüydü ortamı böylesine amacından uzak bir atmosfere sokan. Neticede hepimiz, aslında Madonna'nın jetine atlayıp bir konsere daha gelebilmesi için Live Earth'e para ödemiştik. Shakira, akşam Monaco'da çıkacağı özel düğüne yetişebilmek için, eksik olmasın, üç şarkılığına Hamburg'a uğramıştı (karbon hesabını siz yapın artık)! Arctic Monkeys, Muse ve The Who sırf bu yüzden protesto etmemişler miydi Live Earth'ü? Nitekim komedyen Chris Rock'ın "Bugün buraya özel uçağıyla gelmeyenler elini kaldırsın," çağrısını çılgınca alkışlayan izleyiciler de "Yemiyoruz bunları, söyleyin şarkınızı da evimize gidelim," der gibiydi. Özel jetleriyle atmosferi kirlete kirlete geldikleri arenalarda verdikleri çevre mesajları ne derece samimi olabilirdi? Ama iyi şeyler de olmuş öğrendiğimiz kadarıyla... Bir kere Linkin Park bundan sonra 'çevreyle barışık' konserler yapmaya karar vermiş. İklim etkileri konusunda uzman Dr. Richard Betts'in, kuliste sanatçılara karbon salımı ve enerji kullanımı hakkında tavsiyelerde bulunacağı açıklanmıştı. Bu yüzden olsa gerek, Madonna bile Al Gore'un izinden gideceğini söylemiş. Birkaç evini satar, spora cipiyle gitmez herhalde artık! Neticede işe yarayacak veya yaramayacak, biz üzerimize düşeni yaptık sayıyoruz. Enerji tüketimine daha çok dikkat ediyor, yıllık 26 tonluk karbon ayak izimizi azaltmaya çalışıyoruz. Dünya gözüyle tüm bu isimleri bir arada izlemiş olmak da cabasıydı.
Yayın tarihi: 15 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/15/pz/haber,EEB18D19A6F540149DA9804C7CC2D6D3.html
Tüm hakları saklıdır.