Rönesans çağı Prag'da yaşıyor

Heykel, kukla, Kafka, bira, Charles Köprüsü, sokak müzisyenleri, Rönesans mimarisi... Bu kelimeleri bir arada duyunca, dünyada pek çok kişinin aklına gelen ilk kent Prag olur herhalde. Şimdi, uzun bir kültürel keşif tatili ya da romantik bir hafta sonu kaçamağı için Prag'a seyahat etmek isteyenlere; bu kentin diğer güzelliklerinden söz edelim... Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag, eski ve yeni şehir merkezlerinden oluşuyor. Old Town Square (Eski Kent Meydanı) şehrin tarihi merkezi ve en çok turist ağırlayan kısmı. Kentte müthiş bir mimari uyum söz konusu. Çoğu Rönesans döneminden kalma binaların her biri, birer sanat eseri gibi. Hemen her yerde rastlayabileceğiniz heykellerden, bu binalar da nasibini almış. Dolayısıyla sokaklarda genellikle başınız yukarıda, ağzınız açık, bir sergi gezer gibi dolaşıyorsunuz. Yeni binaların tamamı da bu mimari bütünlüğü koruyacak şekilde inşa edilmiş. Burası tam bir sokak etkinlikleri cenneti. Yolda yürürken karşınıza her an bir müzik topluluğu çıkabilir. Kimi caz, kimi klasik müzik yapan bu toplulukların özgün kıyafetlere bürünmüş üyeleri, müziğin yanı sıra neşeli tavırlanıyla da etraftakileri eğlendiriyor. Eğer isterseniz önlerine koydukları şapkaya bozuk para atabilirsiniz. Bozukluk demişken, şehirdeki dilenciler de bizim bildiklerimizden farklı. Sürekli secdeye varma pozisyonunda durarak dileniyorlar. Bu şekilde halk, dilenenlerle dilenmeyen sokak insanlarını ayırt ediyor.