'Pazar günü ne yapmalı?' cemaati

Önceki hafta sonumu Radar Live Festivali'ni izlemek için Kilyos Solar Beach'te geçirdim. Eş dost, süper değişiklik oldu. Denize gir, soğuk bira iç, konser izle, dans et... Harika bir hafta sonu... Ertesi hafta pazar sabah kalktım ve içimi bir hüzün kapladı. Pazar günlerini yaratıcı programlarla değerlendiremediğimi fark ettim. Yani çarçur ediyordum, güzelim yazı... Geçen hafta İstanbul'a bir saatlik mesafede eğlendiysek, bunu neden her hafta yaplayalım ki? Ama öyle değil işte. Şöyle: Pazar günü programının özelliği bir günlük olması ve günün öğleden sonraki kısmının "Ertesi gün iş var," stresiyle çarçur olması. Yalnız değilim. Biz tatile çıkamayan ve hafta sonları ne yapacağını bilemeyen, bunu düşünerek hafta sonunu geçirip, pazartesi sabahı kendimizi işte bulan bir grup insanız. Çare arıyoruz. Aslında Türkiye genelinde 'kararsızlar' kadar büyük bir kitleyiz. Başarısız önerilerim şöyle:

Öneri 1
Yakın bir yere denize girmeye gidelim. Kilyos, Şile, Riva, Adalar, Ağva falan gibi bir yerler. Denize girip güneşlenir, ağaç altı bir köfteci bulur biraları açarız, huzur içinde eve dönüp son bir film çakar yatarız.
GERÇEK : Evden çık, erken kalkma huysuzluğuyla yollara düş. Trafikte herkese sevgiler, selamlar yollayarak sahile (beach'e) ulaş. İşgalciler arasında kendine bir havluluk yer için savaş, dalgalarda debelen (Karadeniz bu, dalgalı oluyor). Köfte bira zaten yalan. Sessiz bir ağaçaltı yerine bulduğun şey, top oynayan çocuklar. Yani Radar Live gibi değil oralar...

Öneri 2
Bütün gün uyuyalım, akşama doğru yiyip içelim.
GERÇEK : Akla en yakın program. Zira program değil. Ve fakat "Yarın sabah erken kalkmam lazım," hadisesine ters. Bütün gün uyudun, gece uyku yok. Dizilerin tekrarı var, kitaplar var. Ertesi sabah "Haftaya pazar daha çok uyumam lazım," var. Pazar günü ne yapmalı cemaatinde yaz geldi geçiyor ve kararsızlar hala çoğunlukta. Ya sizin oralarda?

Öneri 3
Evde oturup televizyon ve film hadisesine girelim. İlerleyen saatlerde pizza söyleriz.
GERÇEK : Başlarda makul, akşama doğru vicdan azabı çektiren program. Yataktan yeni kalkmış insan halinin tüm pazar gününe yayılması. Pazartesi aynı hal ve ifade ileyle gidilmesi.

Öneri 4
Sabahtan Karaköy/Sirkeci hattında yürüyelim. Balat civarına geçip güzel yemek yiyelim, dönüşte de İstanbul Modern'e uğrar, sergi görürüz.
GERÇEK : Çok sanatsal, çok klas, çok şık. Film seti gibi sahneler falan... Ama hafta içi yoğunluğunun kirini pasını atmaya yeter mi? Yetmez.

Öneri 5
Kahvaltı edilecek bir yere gidelim. Uzun uzun yayılır, gazete okur kötü enerjimizi akıtır sonra da sinemaya gideriz.
GERÇEK : Kahvaltıcının önünde vale parking var. Kahvaltı club'da, damsız almıyorlar neredeyse. İlla ki birileri senden önce davranmış, pazar pazar sabahın köründe kalkıp en güzel yere kurulmuştur. Ha, sen erkenciysen de başında 50 kişinin oturmak için beklediği bir yerde yayıla yayıla kahvaltı edemezsin. Bir de yandaki masa henüz okumadığın gazete dağına sulanır: "Alabilir miyim?" "Hayır." Al işte negatif enerji sana, pazar pazar... Sonuçta süslü püslü ölçülü ve hesaplı bir 'casual' giyim tarzı ve güneş gözlükleriyle konuşmadan yumurta yiyen çiftlerin olduğu bir yerde telef edilen bir pazar günü. Film mi? Film milm yok. Doğru eve.