kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Temmuz 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ÜLKÜ TAMER

'Rüzgârın yönünü TV değiştirdi'

Şu sıralarda televizyonda hangi kanalı açsak politikayla karşılaşıyoruz. Yaşamımızın gündemine seçim oturunca elbette kaçınılmaz oluyor bu.
Televizyonun gücü ortada. Yalnız az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde değil, tiyatroya, sinemaya gitme, müzik dinleme, kitap okuma geleneğinin sürdüğü İngiltere gibi ülkelerde bile en güçlü araç. İşte bu konuda bir örnek:
İngiltere'de bağımsız televizyon kanalı ITV'de 1979'da greve gidilmişti. Grev süresince hiçbir program yayımlanmadı. Yine de yaklaşık bir milyon seyirci, grev biter de yayın başlar diye, 75 gün boyunca sürekli boş ekranı seyretti.
Bir örnek de Güney Amerika'dan:
Brezilya'da bir televizyon kanalı, 8 Mart 1980'de Rio de Janeiro yakınlarındaki bir çiftliğe Jupiter gezegeninden uçan dairelerin geleceği haberini verdi. 50,000 Brezilyalı çiftliğin önünde toplanarak uçan daireleri beklemeye koyuldu, geceyi orada geçirdi. Sabah olunca, büyük bir hayal kırıklığı içinde herkes evinin yolunu tuttu. O arada televizyona ve hükümete karşı gösteriler yapıldı.
Ama en çok öfkelenenler, sözünü tutmayıp da televizyonu yalancı çıkaran Jupiterlilere sövüp sayanlardı.
Politikaya, seçimlere dönelim yine.
Kennedy, 1960'da Nixon'a karşı seçimleri kazanıp Beyaz Saray'a adım attığında, "Rüzgarın yönünü televizyon değiştirdi," demişti.
Başkanlık seçimleri, ABD'de televizyon için büyük bir kaynak olmuştur hep. Ülkenin tarihinde en büyük "rating" i yine 1960 seçimi öncesi Kennedy ile Nixon arasındaki "Büyük Tartışma" programı almıştı. Dört bölümden oluşan programın ilk bölümünü 75 milyon, ikinci bölümünü 61 milyon, üçüncü bölümünü 70 milyon, son bölümünü de 63 milyon seyirci izlemişti.
Televizyon konusunda çok sevdiğim iki sözü sizlerle paylaşmak isterim:
"Televizyon, ilk gerçek demokratik kültürdür," diyor Clive Barnes, "herkese açık olan, insanların istekleriyle oluşturulan bir kültür. İşin korkunç yanı ise insanların ne istedikleridir."
Bruno Bettelheim ise bir tehlikeye değiniyor:
"Günün büyük bölümünü TV ekranından yöneltilen o sıcacık sözlü iletişime kulak kabartmaya ya da TV yıldızı olarak nitelendirilen kişilerin duygusal davranışlarını izlemeye koşullandırılmış çocuklar, gerçek yaşamda başarı kazanamazlar; çevrelerinde o yıldızlar gibi ilgi göremezler çünkü. Daha da kötüsü, gerçek dünyadan öğrenmeleri gerekeni öğrenemezler, bu yeteneklerini zamanla yitirirler; yaşam, ekrandaki yaşamdan çok daha karmaşıktır. En sonda da biri çıkagelip her şeyi açıklamaz. 'TV çocuğu' karşılaştığı olayların anlamlarını kavramakta zorlanır, umutsuzluğa kapılır. Bu sorun zamanında giderilemezse, çocukta TV karşısında başlayan 'anneden duygusal kopma' başka boyutlara ulaşır. TV'nin yarattığı asıl tehlike budur: insanın edilginliğe yönelmesi ve tek başına yaşamla karşı karşıya kalamama korkusunun yerleşmesi."
Eğlenceli üç olayla bitirelim:
Televizyon tarihinde en büyük yalan şaka olsun diye söylenmişti. BBC'de 1 Nisan 1957'de yayımlanan "Panorama" programında, Richard Dimbleby, İsviçre'nin güneyinde spagetti yetiştirildiğini ileri sürdü. Dallarından spagetti sarkan ağaçlar ve spagetti toplayan köylüler gösterdi. İngilizler bunun 1 Nisan şakası olduğunu anlamadılar. BBC'nin telefonları kilitlendi. Herkes nereden spagetti tohumu bulabileceğini soruyordu. Yanıt aynıydı: "Tohuma gerek yok. Toprağa biraz spagetti gömüp bol bol domates suyu vereceksiniz."
O hafta domates suyu satışları tavana vurdu.
BBC Televizyonu'nun "spagetti ağaçları" olayından yirmi yıl sonra yaptığı 1 Nisan şakası da büyük ses getirdi. Rothbury'deki bir kuyudan alınan suyun saç dökülmesine iyi geldiği, "kellik" denen şeyi bütün bütüne ortadan kaldırıp çok kısa sürede saç uzattığı uydurma görüntülerle yayımlandı. O hafta Rothbury'de inanılmaz bir turizm patlaması yaşandı.
Yine BBC, 1979'da otomobil kullanan koca bir çoban köpeğinin görüntülerini yayımlayınca İngiltere'de kızılca kıyamet koptu. Esther Rentzen'in "That's Life" (İşte Hayat) programında direksiyon başında dev bir çoban köpeği görülüyordu. BBC'yi protesto amacıyla gösteriler yapıldı. Çoban köpeğinin, aslında köpek kostümüne bürünmüş bir kadın olduğunun açıklanması bile öfkeyi kolay kolay yatıştıramadı.
Avrupa'da bu tür olaylara yılda bir kere rastlanıyor. Bizdeki bazı televizyonlar için ise her gün 1 Nisan.