Wynton Marsalis ve Lincoln Center Orchestra
Festivale seyirci kalmayın!
Uluslararası İstanbul Müzik festivali son günlerindeyken, sıradaki İstanbul Caz Festivali başlamak için gün sayıyor... Kaçırılmaması gereken konserleri, festivalin danışma kurulunda yer alan müzik eleştirmeni Yavuz Baydar'a sorduk..
İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın düzenlediği 14. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin başlamasına sayılı günler kaldı. 3-18 Temmuz tarihleri arasında, İstanbul'un farklı ve özel mekânlarında gerçekleşecek konserler, cazseverlerin aklını başından alacak. 40 ayrı konser ve 200 müzisyenin yer aldığı liste haliyle biraz akılları karıştırıyor ve seçim yapmak zorlaşıyor. "Hangi konsere gitsem?" diye düşünenler ve festivale katılan müzisyenleri daha iyi tanımak isteyenler için, Caz Festivali'ni müzik eleştirmeni Yavuz Baydar'a sorduk... "Genele baktığımızda caz dışı, caza akraba müziklerle süslü ama caz çekirdeği çok yoğun bir festivalle karşı karşıyayız..." diyor ve şöyle devam ediyor Baydar:
* İlki, görüşleriyle tartışmalara yol açsa da, cazın yaşayan en önemli trompetçilerinden biri olan Wynton Marsalis. Kendisi, yaklaşık 10 yıldır New York'taki Lincoln Center Orchestra'yı yönetiyor. Bu orkestra Marsalis'in yönetimiyle, çok daha caz içerikli, Afrika ve Amerika kültürüne yönelik, tarihin derinliklerini araştıran bir çizgiye yöneldi. Özelikle bu yüzden oldukça ilginç bir konser olacak bu. (10 Temmuz Kemer Golf And Country Club, 11 Temmuz Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde)
* Dikkat çeken bir başka konser, Norah Jones. Hiç meşhur değilken biz onu İstanbul'da dinlerdik, İlhan Erşahin'in grubunda... Daha sonra dikkatleri çekmeye başladı. Arif Mardin'in büyük katkıları ile dünya çapında bir sanatçı oldu. Jones artık el üstünde tutuluyor. Jones'un altı Grammy ödülü, üç albümü var. (1 Ağustos, Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi)
* Benim çok hoşlanarak gideceğim bir konser ise Joe Sample Trio ile Randy Crawford'un konseri. Yaz ve jaz bir arada, sıcak melodiler, hoş bir ses... Ayrıca Joe Sample'nın piyanonun en önde gelen isimlerinden biri olduğunu ekleyelim. (12 Temmuz, Esma Sultan Yalısı)
* Öne çıkan önemli bir isim de Bee Gees üyesi Robin Gibb. Gibb bu konserle, grubun kariyerine büyük emeği olan Arif Mardin ve Ahmet Ertegün'e de bir anlamda teşekkür etmiş olacak sanırım. (10 Temmuz, Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi)
* Bahsedilmesi gereken bir diğer isim Nat King Cole'un kardeşi, Freddy Colle ve Freddy Cole Quartet... Daha önce de dinlemiştim Cole'u; Bossa Nova tarzı, çok yumuşak sesli, çok sevimli ve dinleyene kendini kolayca sevdiren bir şarkıcı. (13-14 Temmuz, İstanbul Jazz Center)
* Tabii Mike Stern Band'den de bahsetmek gerek. Mike Stern buraya daha önce de gelmişti ve ortalığı yıkıp geçmişti. Çok iyi müzisyenlerle çalmayı adet haline getirmiştir. Dave Weckl gibi belki de dünyada bir numara diyebileceğim ve daha önce de Chick Korea ile çalan bir davulcu var ekipte... Basta yine bir başka usta Anthony Jackson ve saksofonda da Bob Franceschini... Franceschini yeni kuşak ama zıpkın gibidir. (17-18 Temmuz, İstanbul Jazz Center)
* Festivalde bir başka önemli olay; Spike Lee'nin gelişi... Filmleriyle, her zaman olaylar, tartışmalar yaratmış bir yönetmen. Tek başına değil tabi, Terence Blanchard ile geliyor. Blanchard da yine Wynton Marsalis'in kuşağından. New Orleanslı. Çok sıkı bir trompetçi, günümüz cazına damgasını vurmuş bir yönetmen. Bir orkestra eşliğinde Spike Lee filmlerine yapılmış müzikleri seslendirecekler. (17 Temmuz, Sepetçiler Kasrı)
* Bunların dışında caza yakın, akraba müzikler yapan, kenarda köşede kalmış çeşitli müzisyenlerin katıldığını görüyoruz. Mesela, Michael Bolton... Frank Sinatra söyleyecek. Bolton çok popüler bir isimdir ama poptur aslında. Yazın biraz keyif yaşamak isteyenler için kaliteli bir konser. (3 Temmuz, Sepetçiler Kasrı)
* Bir diğer önemli isim Bryan Ferry... Bir döneme, 70'li yıllara boydan boya damgasını vurmuş bir isimdir. Ve çok ince bir müzik anlayışına sahiptir. Ama yakın dönemde Bob Dylan şarkılarından oluşan bir albüm çıkardı ve programında da Bob Dylan şarkıları var. (5 Temmuz, Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi)
* Bir başka önemli ekip de Led Zepplin'in eski şarkıcısı Robert Plant'ın yeni projesi The Strange Sentation... Bu konser rock ağırlıklı olacak ama biraz oryantal taraflara da kayar. Çünkü Plant, Arap ve Doğu müziği ile de ilgilenen biri. (4 Temmuz, Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi)
* Yılların cazcısı ve vurmalı çalgıcısı Okay Temiz'i de vurgulamak gerek. O, artık tarihsel gelenek içinde yerini almış Oriental Wind grubunu yeninden bir araya getiriyor. Üstelik Hindistan'ın önde gelen vurmalı çalgı ekibi Karnataka College Of Percussion ile beraber oldukça 'Doğu' ağırlıklı bir müzik dinleyeceğiz. (18 Temmuz, İstanbul Arkeoloji Müzesi Bahçesi)
* Bu arada çok sevdiğim vokalist Sibel Köse ile ekibinin konserinin de kaçırılmamasını öneririm. Köse çok olgun bir şarkıcı, genç yaşına rağmen. (4 Temmuz, İstanbul Fransız Kültür Merkezi Avlusu)
* Gitarist Önder Focan'ın The Bosphorus diye yeni bir projesi var. Bu daha çok Türk parçalarını caz formatlarına uyarlayarak hazırladığı bir şey. Tavsiye ediyorum... (10 Temmuz, Fransız Kültür Merkezi Avlusu)
* Bir diğer önemli konser Steps Ahead grubu.. Mike Mainieri grubun kurucusudur, vibrafon çalar. Çok iyi bir ekip gerçekten. Saksofonda Bill Evans var, davulda bizim ünlü piyanistimiz Aydın Esen'le de uzun zaman çalmış olan Steve Smith. Bu modern cazın en önemli gruplarından biri, dolayısıyla kaçırılmaması gerekiyor. (11-12 Temmuz, İstanbul Jazz Center)
* Bunların dışında Caz Vapuru etkinliği olacak. Burada İstanbul Saksofon Kuartet'i dinlemek mümkün, tavsiye ederim. (8 Temmuz, Kabataş Vapur İskelesi)
* Yine Selim Benba değinilmesi gereken bir isim. Son 15 yıl içinde burada, Türk cazı içinde kök salmış bir müzisyen. (14 Temmuz, Nardis)
* Farklı projeler de var. Mesela Jose Gonzalez ile Antony and the Johnsons'ın bir konseri var. Bunlar daha yeni kuşak daha modern yorumlara yönelen bir ekip. (8 Temmuz, Şan Tiyatrosu)
Yayın tarihi: 1 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/01/pz/haber,D3718040D68C4EABA53D4C10A4A551E4.html
Tüm hakları saklıdır.