Prag'da Türk kuklası oynattılar
İki Türk sanatçı Senem Gürez ve Seyran Tanrıtanır, bu yılki Prag Kuadrinali'ne Ekinoks adlı projeyle katıldılar. Tasavvuf felsefesinin modern sanat öğeleriyle birleştiği gösteride sanatçılar, ateş ve suyu temsil eden kuklaları canlandırdı, sema dansı yapıp ateş çevirdiler..
Dünyanın en önemli gösteri ve sahne sanatları etkinliklerinden biri olan Prag Kuadrinali (Dört yılda bir yapılan sanat etkinliği), bu yıl ikinci kez Türk sanatçıları da ağırladı. Yarın sona erecek olan kuadrinalin Türk pavyonunda hem öğrenci hem de profesyonel sanatçıların sergileri yer alıyor. Mimar Sinan Üniversitesi mezunu iki genç kuklacı ise, kuklanın anavatanı Prag'daki bu kuadrinalde 'gösteri yapan' ilk Türk ekip oldu. Geçen pazartesi akşamı, kuadrinalin düzenlendiği Endüstri Sarayı'nın önünde yaptıkları Ekinoks adlı gösteri, çeşitli ülkelerden gelen sanatçıların ve izleyicilerin ilgisini çekti. Yerinde izlediğimiz proje, ateş dansları ve sema eşliğinde görsel bir şölene dönüştü. Senem Gürez ve Seyran Tanrıtanır, sahneye su ve ateşi temsil eden, kendi tasarımları kostümlerle çıktılar ve birer kuklayı canlandırdılar, yani kendileri kukla oldular. Suyu temsil eden Gürez, başından aşağıya geçirilen özel kostüm sayesinde kucağında ikinci bir yüzle, yani suyun yansımasıyla dans etti. Tanrıtanır ise 'ateş'ti ve o da ilginç kostümüyle bedeninin arkasında ikinci bir bedene sahip oldu, 'ateşin arkası yoktur' felsefesini yansıttı. Bu sırada onlara ney ve kanunun ile bu proje için özel hazırlanmış müzikler ve animasyon eşlik ediyordu. Tam yedi aydır bu işe hazırlandıklarını söyleyen Senem Gürez, sema tekniğini öğrenmek için özel ders aldığını belirtiyor. Seyran Tanrıtanır ise bir yıldır profesyonel olarak ateş dansı yapıyor. İkisi de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Dekor-Kostüm ve Kukla Tasarımı mezunu. Yolları da okulda, Senem'in mezuniyet projesi olan 'insan boyutundaki kukla'yı oynatırken kesişmiş. Derken birlikte çalışmaya başlamışlar. Dört yıl önce ilk kez öğrenci olarak ziyaret ettikleri Prag Kuadrinali'ne hayran kalınca da, bu yılkine katılmak için bu gösteriyi hazırlamışlar. Gürez; "Yaptığımız şeyi bileşik sanatlar olarak adlandırabiliriz. Bu gösterinin yanı sıra, suyun ve ateşin hikâyesini anlatan şiir ve öyküleri, Türkiye ve Mevlana ile ilgili bilgi de veren 30 sayfalık bir kitapçıkta topladık. Bir tür kültür aktarımı yaptık," diyor. Mevlevi kültürüne olan ilgisini ise şöyle açıklıyor; "Mevlevi kültürünü araştırıyorum, okuyorum. Çünkü dinimizin çok kötü noktalara geldiğini ve doğrusunun bu olmadığını düşünüyorum. Ve doğru yüzünü görmek için araştırma yapıyorum." Gürez, kukla, insan ve dans üzerine uzun zamandır neler yapabileceğini düşünüyormuş. Minyatürleri incelemiş. Eski kültürlerde her elemente denk düşen bir dans tipi olduğunu görmüş: "Suya denk düşen dans tipi sema. Yani dönmek, çark etmek. Ateşe denk düşen dans türü raks." Burada raksı şu anlamda kullanmışlar: Bedenin daha durağan olup, ellerin ve kolların hareket etmesi. O da ateş dansına çok uygun bir beden dili zaten. İstanbul'a dönüşte bu projeyi farklı kulvarlarda değerlendirmek istiyorlar. Örneğin şu an bir Formula 1 partisi için görüşmeleri sürüyor. Aynı zamanda İstanbul 2010 Kültür Başkenti etkinliklerinden biri olmak için de başvuracaklar. Gürez ve Tanrıtanır, bu projeyi hazırlayıp kuadrinale başvurduklarında beğenilmiş ve hemen kabul edilmişler. "O halde böyle dünya çapında bir sanat etkinliğine katılmak çok da zor bir durum değil," deyince, "Evet ama Türkiye'de proje hazırlama eksiği var. Çünkü Türkiye şartlarında proje yapmak çok zor. Mesela biz yedi aydır bunun üzerinde çalışıyoruz ve neredeyse hiç ekonomik desteğimiz yok," diyorlar. Gürez Bilgi Üniversitesi'nde haftada bir gün kukla yapım ve oynatım dersi veriyor. Ayrıca sipariş üzerine isteğe göre kuklalar yapıyor. Tanrıtanır ise akrobasi ve ateş danslarıyla uğraşıyor. Ayrıca Cihangir'de Kahve 6 adında bir mekânı işletiyor.
Yayın tarihi: 23 Haziran 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/23/ct/haber,408FD87D5F254A0488FC3319B86C5257.html
Tüm hakları saklıdır.