Seçim ortamı kızgın yağlı bir tava gibi, dokunanı yakacak sanki. Siyasi keskinlikler yüzünden okurlar da kılı kırk yarıyor. Kitle gazeteleri 'düzgün yayıncılık' sınavında.
Kızgın tava gibi bir ortamda seçim yarışı başlayınca, hele gazetenin algılanması da "TMSF, yani hükümet denetimi" gibi bir yere oturunca, gelen okur tepkilerini sabırla, tek tek ele almak; bol bol açıklama yapmak gerekiyor.
Geçen hafta, öncekilerden daha da fazla, okurlara birebir yazarak, telefonda hem dinleyip hem de anlatarak epey çaba sarfettim.
Sosyal iklim sıkıntılı.
Diyelim minik bir AB haberi yer almış. Bunun için gazete hemen "Batı işbirlikçisi" olabiliyor.
Diyelim, Başbakan özel bir mülakat vermiş. Hemen "Eh tabii hükümete teslim olunca böyle olur!" tepkisi geliyor.
Anamuhalefet partisi lideri veya başka siyasilerle de benzer mülakatlar yapıldı, yapılacak, dediğinizde de bazıları şu cevabı veriyor:
"Hükümete teslim olunca, aman çok belli olmasın diye böyle röportajlar yapıyorsunuz, biliyoruz." Arada kalan, akıllı ve akılcı SABAH okuru çoğunluğunun dışında duran ama bu gazeteden vazgeçemediğini de vurgulayan bu gergin okurlara karşı sabır ve inatla doğruları da anlatmak gerek.
Statüsüne dair algılaması ne olursa olsun, seçimlere kadar okurlar siyasi açıdan çok açık tavır alıp bunu haberlerine de yansıtan gazeteler dışında kalan
"ana akım" gazetelerini, kitlesel yayın yapanları daha keskin beklentilerle okuyacak, sorgulayacak.
En zor görev, SABAH'ın da aralarında yer aldığı, siyasi taraflara olabildiğince eşit mesafeyi gözeten, içinde çok sesli yorum barındıran büyük gazetelerde.
Bunun çeşitli nedenleri var:
Seçimlerde belirsizlik payı büyük, öfke payı büyük. Kitle gazetesinin, önemli bir kısmı sanal gibi duran gerginliklerde siyasi taraf gibi durması kutuplaşmayı besleyebilir.
Seçimlere çok sayıda parti ve bağımsız aday katılıyor. Onların programı, halka sözleri, mesajları imkânlar elverdiği ölçüde okura aktarılmalıdır. Bu, bir kitle gazetesinin demokrasiye, seçme özgürlüğüne inancı güçlü kılma yolunda yükümlülüğüdür.
Dolayısıyla, okurların şu yönde haklı istekleri olabilir: Filanca partiyi ötekilere kayırmayın. Sadece büyükleri değil, küçükleri de görün ve gösterin. Yerel siyasetlere de önem verin. Sadece siyasilerin mesajlarını değil, seçmenin bu kez ne beklediğini de onlara anlatmamıza yardımcı olun.
Bu nedenle, seçim gününe kadar gazetenin "aferin, çok düzgün ve hakkaniyetli götürdüler" dedirtecek bir seçim yayını olmalı.
Peki, seçmen araştırmaları yayınlanmalı mı? "Neden yayınlamıyorsunuz?" diye bazı okurlar sormakta. "Verin" diyenler daha fazla.
Bence, "vermemeliyiz" anlayışı, aşırı katı bir anlayış. İşleyen demokrasilerde bu tür nabız yoklamaları en ciddi gazeteler tarafından bile yayınlanıyor. Bizde de yayımlanmalı.
Ama bir koşul önemli: Bu araştırmalar mutlaka tahlille, birkaç farklı uzman tarafından yorumlanarak yayımlanmalı. Seçmenlerin bundan yarar sağlayacağını düşünmemek çok yanlış olur.
Yayın tarihi: 18 Haziran 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/18//haber,12919D203ACF409589D3C55C0060D2EF.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.