GEÇEN hafta Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'la beraber Güney Afrika'nın kıyı kenti Cape Town'da
Dünya Gazeteler Birliği (WAN) ve
Dünya Editörler Forumu (WEF) yıllık kongresine katıldık (www.wanpress.org).
Bu yılki katılımcı sayısı 105 ülkeden 1600 kişi dolayındaydı.
WAN/WEF tarihinde en kapsamlı ikinci toplantıydı bu.
Gazete sahip ve yöneticileri daha çok sektörün global düzeyde ekonomik durumuyla ilgilendiler. Bizler de gazetecilerin ve mesleğin sorunlarının tartışıldığı WEF toplantılarına odaklandık.
Tahmin edileceği gibi dünyada basını
zapt-u rapt altına alma ve
sansürleme girişimleri enine boyuna tartışıldı. Bazı çağrılarda bulunuldu.
Bunların en ilgi çekici olanlarından biri, Pakistan'ın girişimleriyle şekillenen, "dini hassasiyetlere saygı" konusunda yasal kısıtlamalara atıfta bulunan bir
BM İnsan Hakları Konseyi kararının "düşünce özgürlüğüne darbe" nitelemesiyle kınanmasıydı. İslam Konferansı Örgütü adına kotarılan bu metinde dikkat çekici olan husus "dinlerin aşağılanmasının önlenmesi"nden bahsederken sadece İslam dininin adını anmış, diğer dinleri es geçmişti.
Özgür basının elinden alınacak sorumluluğu mahkemelere taşıma amaçlı bu yanlış kararı kınamakta WAN son derece haklıydı.
New York Times editörü
Bill Keller, bir-iki örnek vererek, gizli resmi belgeleri yayınlamanın 11 Eylül sonrasında ABD'de de çok zor hale geldiğini anlattı.
"Yönetimin gizlilik saplantısı, dışa mesajları denetleme sevdası tam iki ucu pis bir değnek. Yönetim böylece halkta güven sarsıntısına katkıda bulunuyor. Yerel ve küresel gerçek terörizm tehdidiyle mücadele için mutabakat sağlanmasını zorlaştırıyor. Ayrıca, tuhaf bir şekilde, aynı yönetim kendi sır saklama gücünün köküne de kibrit suyu ekiyor" dedi
Keller.
Bir başka önemli tartışma bizde de iyice güncellik kazanan antiterör yasaları ile basın özgürlükleri arasındaki doğru dengeyi konu aldı.
WAN ve
WEF, terörle boğuşan ama demokrasiye titizlenen ülkelere şu
Yedi İlke bildirisi gönderdi.
- Resmi bilgi ve arşivlerin kamuya açık tutulması.
- Gazetecilerin kaynaklarını gerekli her halde saklı tutmasının garanti edilmesi.
- İletişimi gizli dinleme ve gözetim süreçlerinin yargı kararlarına bağlı kalması.
- Gazete ofisleri ile gazeteci evlerinin aranmasında mutlaka yasal ihlale dair sağlam dayanak ve hukuki kararların olması.
- Gazetecilerin haberlerde terör zanlılarını da kapsayacak şekilde ilgili her tarafa söz verme hakkının korunması; ifadenin suç haline getirilmemesi.
- Demokratik ülkelerde belgeleri saklama sorumluluğu makamlarda olduğuna, gazetecilerde olmadığına göre; gizli belge yayınlayan gazeteciler hakkında dava açmaktan vazgeçilmesi.
- "Kara" propagandadan uzak durulması, yani barış dönemlerinde devlet makamlarının "normal gazetecilik" kisvesi altında sahte veya yönlendirici yazılar yayınlatmasının önlenmesi.
Yayın tarihi: 11 Haziran 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/11//haber,DC13F6FE2906468DB0333060C7B8F337.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.