Festivalin üçüncü günü bütün ekip bu defa Fethiye'den kalkan özel bir katamaranla Rodos'a geçti. 'Rüzgârlı' ya da 'yılanlı ada' olarak bilinen, '12 Adalar'ın en büyüğü Rodos'a... 1520'den 1912'ye kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalan, 1912 ile 1943 yılları arasında İtalyanlar'da, İkinci Dünya Savaşı sırasında da İngiliz ve Almanlar'ın yönetiminde olan Rodos, 1948'de Yunanistan'ın 12 Adaları'yla birlikte bağımsızlığını kazandı. 120 bin nüfuslu Rodos'un mimarisi karmaşık. Ortaçağ'da şövalyeler döneminden kalan Gotik, uzun yıllar hâkim olan Osmanlı ve Mussolini zamanından kalan İtalyan mimarisi kendini gösteriyor. 'Yerel Yunanistan mirarisi' olarak bilinen küçük beyaz evler de adanın en şirin evleri. Rodos'un en büyük gelir kaynağı turizm ve zeytin üretimi... İtalya ve İspanya'dan sonra Akdeniz'in en büyük üçüncü zeytin üreticisi olan Rodos'ta, yaklaşık 11 milyon zeytin ağacı var. Yılda ortalama 4 bin ton zeytin üretimi yapılıyor. Adada 44 köy var. Su kaynaklarının zenginliği nedeniyle her yer yeşil. Musluktan akan suyu rahatlıkla içebiliyorsunuz, o kadar temiz. Turizm sezonu nisanda başlıyor, kasım sonuna kadar devam ediyor. Adada hâlâ yaklaşık 4 bin Türk yaşıyor.
ÖTEKİ KİM?
Rodos'taki ilk gün, tarihi Osmanlı Eserleri Kütüphanesi'nde düzenlenen panele katılan gazeteci ve akademisyenler 'öteki' teması üzerinde durdular. Panelde Türk ve Yunan gazetelerinin iki ülke arasındaki dostluğun geliştirilmesine katkıda bulunması gerektiği vurgulandı. İkinci günün akşamı Melina Mercuri Sahnesi'nde Antalya Devlet Opera ve Balesi sanatçıları, Anadolu ezgileri eşliğinde çeşitli dans gösterileri sundu. Ünlü sanatçı Arif Sağ, sazını bu kez Rodoslular için seslendirdi. Yunan rembetiko ekibi de dinleyicileri coşturdu. Festivalin son günü, Türk ve Yunan katılımcılar, tekrar bir araya gelmek için birbirlerine söz verdi.
Yayın tarihi: 16 Haziran 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/16/ct/haber,EB493A4CBF5449B0A1A2BF437E9ED6CD.html
Tüm hakları saklıdır.