Sezai Karakoç haklı çıktı. O, evler demişti ama bugün artık apartmanları da 'balkon'suz yapıyorlar. Şaire göre balkon, ölümün cesur körfeziydi. Evlerde ve şairin içinde bir tabut kadar yer tutuyordu. Gelecek zamanlarda, ölüleri balkonlara gömecekleri için insan öldükten sonra bile rahat edemeyecekti. Şair, haklı çıktı. Artık apartmanları balkon ile süslemiyor mimarlar. Karakoç haklı, ama ben yine de balkonu olan bir evde yaşamayı seviyorum. Balkon, evin dünyaya ve hayata açılan penceresidir çünkü; ağaçlar da balkonların süsü... Son günlerde hangi apartman inşaatının önünden geçsem, bir ağaç katliamı ile karşı karşıya geliyorum. Bir gece içinde önce ağaçlar kesiliyor, apartmanın arsası bir genişlik kazanıyor böylece...
NEFES ALAN EV İlk gençliğimde hatırlıyorum, İzmir'de Mithatpaşa Caddesi'nde görkemli bir beyaz ev vardı, görenleri hayranlık içinde bırakan... Özelliği de evin içinden geçen bir büyük ağacın, çınar mıydı, kestane ağacı mıydı, dallarının evin çatısını kaplamasıydı. Anlaşılan, mimarı ağacı kesmeye kıyamadığı için evin mimarisini de ağacın durumu ve duruşuna göre tanzim etmişti. Ev de nefes alıyordu, çevresi de... Şimdi bakıyorum, ağaçlar içinde bir köşk kalıntısı; o köşk ile yaşıt, belki köşkün yapı taşlarından yaşlı ağaçlar acımasız hızarlarla, kör baltalarla bir gecede yok ediliyor. Tapusu 30 yıl öncesine damgalı bir apartmanın otoparkı; sırf bilmem ne marka ciplere kuşlar pislemesin diye o apartmandan daha yaşlı ağaçlar da ya acımasız bir hızarın, ya bir kör baltanın kurbanı... Peki, bu ülkenin sorunu yalnız orman alanları mıdır? Sorun, yalnızca orman arazilerine ağaç katliamı yaparak villalar konduranların ardına düşmek midir? Bahçesindeki, arsasındaki ağaçları keserek yapı izni alanlar nasıl denetlenmektedir? Bu izni veren yerel yönetimlerin, belediyelerin bu işte hiç mi sorumluluğu yoktur? Bilemiyorum.
KUŞ EVLERİ İstanbul, yakın zamana kadar 'kuş evleri' ile donatılmıştı. Gidin bakın Balat'a, Fener'e, kimi evlerin çatı altlarında hâlâ izlerini görürsünüz. Günümüzün 'rant ekonomisi'nde ise birincil görevimiz, kuşların doğal yuvalarını yok etmek oldu, iki metrekare daha fazla mutfak, üç metrekare oturma odası için... Doğaya böylesine nankör davranmaya nasıl hakkımız olabilir? Şair Karakoç,
Balkon şiirini şöyle bitiriyordu: "Bana sormayın böyle nereye / Koşa koşa gidiyorum / Alnından öpmeye gidiyorum / Evleri balkonsuz yapan mimarların..." Ben de çok sevdiğim 'balkon'dan bir koşuya çıkmak istiyorum; ağaçlara kıymadan ev ya da apartman dizayn eden mimarların alnından öpmek için...
Bugünkü Tüm Yazıları
Selam, ağaç seven mimarlara...
Yayın tarihi: 16 Haziran 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/16/ct/durbas.html
Tüm hakları saklıdır.