Eskiye rağbet olunca, "Bitpazarına nur yağdı!" denir, değil mi? Peki, eski ilişkilerine geri dönenlere ne denir? Tükürdüğünü yalayanlar, kürkçü dükkânına geri dönenler vs. kulübü üyeleri mi?
Tuna Kiremitçi mesela... Doğurur doğurmaz boşadığı eşine, İclal Aydın'la evlenir evlenmez geri döndü.
İlker İnanoğlu, yazık kıyamam kendini tüm zamanların 'first lady'si zanneden 'Jackie Kennedy
Yeşim Salkım'dan kaçıp, bir araba iftira attığı eski sevgilisi
Güzide Duran'ın etrafında 'Jaws' misali turlamaya başladı. 'Kaptan Jack Sparrow
Hüsnü Şenlendirici', bizler (Deniz'le beraber) boşanma haberini beklerken, hepimizi ters köşeye yatırıp, karısı "Allah belanızı versin Nazire''yle, mutlu mesut aile tablosu çizdi. Yalnız burada küçük bir parantez; bu üçlüde olan
Deniz Seki'ye oldu. Hem adı 'yuva yıkan' kadına çıktı, hem de Hüsnü'nün sevdiği kadın tipi sınıfına gireceğim diye aldığı kantar kantar kiloları ve yalnızlığıyla baş başa kaldı. Şimdi depresif haliyle o kilolar verilmez de yav... Allah yardımcısı olsun. Evet nerede kaldık? Listeye devam...
Tamer Karadağlı, Arzu Balkan'la arasına giren 128. hatayı da (onlar 'karıkoca', öyle diyorlar ya hep) geride bırakıp, yine yuvasına döndü. Arzu zaten Mevlana gibi kadın: "Ne olursan ol gel!" Terazi burcu olduğundan şüphelendiğim Tamer, bir daha zor bulur böyle kadını... (Yine ara not: Terazi burçları dünyaya 'kırıştırmak' için gelmişlerdir. İflah olmazlar. Ceplerindeki mavi boncuklar tükenmez... Önüne gelene yazılırlar, bununla da övünürler. Şahsen benim nazarımda 'dinlen dinlen kaç' burcudur.)
YALNIZLAR ARIZA OLABİLİR Şimdiii.. Efendim, böyle iki arada bir derede kalmış insanlar, genelde tercihlerini sakin limandan yana kullanır. Yani şöyle oluyor: İnsanlık hali.. Gönül bir başkasına kaçmak için illa yalnız olmayı beklemiyor. Hatta kulağa her ne kadar hoş gelmese de "İş işte, eş eşte bulunur," sözü, genelde doğru çıkıyor. Çünkü nedense bazılarına, sahipli kişiler daha cazip geliyor. "Tercih edilmişse vardır bir hikmeti," diye düşünülüyor herhalde... Bu yüzden dikkat edin, ciddi bir ilişki yaşarken etrafınızda dolanan onca insan, ayrılıp yalnız kalınca bir anda puff, buhar olup uçar. O zaman da "Madem yalnız, vardır bir arızası," diye düşünüldüğünden büyük ihtimal..
TOZ DUMAN ORTAMI Neyse işte beraber olduğu kişiyi, bir başkası için terk edenler, bu ayrılıkları genelde olaylı yaşar. Çünkü terk edilen taraf aldatıldığını öğrenince sorun çıkarır, bu da kişinin yeni ilişkisine yansır vs. İşte o toz duman ortamında kim daha az toz kaldırırsa, işin sonunda seçilen de o olur. (Yukarıdaki örneklerde Nazire bacım, tezimi çürütüyor tabii. Ama zaten o öyle farklı ki tamamen kategori dışı... Bildiğimiz her şeyi unutturdu bize. Seviyoruz da ayrıca kendisini, yanlış anlaşılmasın.) Yalnız dikkat ettiyseniz "Tercih edilen," diyorum hep... "Kazanan," demiyorum. Allahaşkına, sizi dımdızlak ortada bırakıp, bir anda, hiç yabancılık çekmeden bir başkasının kokusunu içine sindirebilen kişi, size tekrar geri dönse ne oluuuur, dönmese ne olur? Kazanç bunun neresinde? Ama işte çoğunlukla denenmişi denemeye öyle meraklıyız ki... Ödümüz kopuyor hak edene "Canın cehenneme," deyip, geleceğe tek başımıza yürümeye... Sanki dünyada erkek-kadın soyuna kıran girmiş, bir daha karşımıza hiç sevebileceğimiz, âşık olacağımız bir erkekkadın hiç çıkmayacakmış gibi... Gerçi hepimiz aynı cinsin soyuyuz işte... Aşağı yukarı yok birbirimizden farkımız. O yüzen beklentileri çok yüksek tutmayalım... Ama gidene de bir daha kapıyı açmayalım. Biliyorum bazen çok zor, ama yakışanı da budur. Gururu tamamen toprağa gömmeyelim, diyorum. Bir daha o göçükten çıkmayabilir çünkü.
Yayın tarihi: 10 Haziran 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/10/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.