Secret olayının ‘mucidi’ Rhonda Byrne (sağda). Haftanın gündem yaratan olaylarından biri de İzel’in albüm tantımıydı . Solda ise Ferrarisi’ni satan bilge görünüyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
Şşşşşşşşşşşşt! Çok gizli...
Şşşşşşşşşşşşt! Çok gizli...
Secret isimli güzide kitabımızın (insanlığın kitabı anlamında) satışı siz bu satırları okurken 200.000'i (yazıyla iki yüz bin) geçmiş olmalı. Tüm bu operasyonun amacı tabii ki insanlığa hizmet.....
Pazar günleri yazı yazmanın en güzel yanı nedir biliyor musunuz sevgili okurlar? Geçen haftaya bakıp gündemi sarsan hadiseleri şöyle bir gözden geçirebiliyorsunuz. 'Haftanın gündemi' lezzetinde yazılar yazabiliyorsunuz. Bence Türkiye gündemini sarsan olaylar arasında en 'hayranlık uyandırıcı' olanı ('amazing'in çeviri hali), İzel'in stüdyoda bir mixer'in önünde burnuna tam 45 santim uzaklıktaki yedi adet kameraya bakarak (gözlükle) playback şarkı söylemesini (bunun adı albüm tanıtımı) ve DJ Erkan Mumcu'nun nostaljik performansını (90'lar rüzgârı!) saymazsanız, Secret oldu. Secret bir kitap. Hayatımızı değiştiriyor, bizi mutlu ediyor. Elbette 'tamaaamen' duygusal şeyler bunlar. Kısaca 'Ferrari'sini satan bilge ekolü' dediğimiz bu hisli ekolde insanlar öyle şeyler yapıyor, öyle aydınlanmalar yaşıyor ki bir de bakmışsınız Ferrari gitmiş, şan şöhret gelmiş. Üçüncü dünya ülkelerinde bile sizinle röportajlar falan yapılıyor. (Aslında modern Avrupa ülkeleri demeliydim, düşünce düşünceyi çeker hesabı. Az sonra...) Öyle bir bilgelik ki bu, Ferrari'yi satıyorsun, sonra saati binlerce dolara seminer seminer dünyayı dolaşıp konuşuyorsun, kitap promosyonu yapıyorsun. (Duygusal satış: Ferrari'mi sattım bir tane, uçak aldım 10 tane.)
DÜŞÜN, ZENGİN OL
Kitabın yazarından (Rhonda Byrne hanımefendi) yayıncısına (Birol Gündoğdu beyefendi/bestseller avcısı) yapılan röportajları geçen hafta okudum. Birol Bey'e titr önerisi olarak 'bestseller avcısı' denmiş. Ayşe Arman'ın zeki yakıştırmasının altında bir Secret'lik var mı acaba? Yani yayıncı olabilirsiniz. Ama soranlara "Yayıncıyım," yerine "Bestseller avcısıyım," derseniz, düşünce düşünceyi çekiyor ya, bir anda hakikaten bestseller avcısı oluyorsunuz falan. Çaktınız hadiseyi... Şimdi kitapta birtakım 'mühim' insanlar başlarından geçen 'amazing' olayları anlatıyorlar. Biz de bunlardan müthiş derecede etkileniyoruz ve istediğimiz şey neyse onu düşünüyoruz: "100 değil 50 kiloyum." "Kel değil sırma saçlıyım." "Çaycı değil müdürüm." "Yayıncı değil Bestseller Avcısıyım." "Erkek değil kadınım." "Ortadoğulu değil, Avrupalıyım." "Avrupalı değil Çinliyim, Hintliyim, Rusum." "Demokratik bir ülkenin vatandaşıyım." "Erkan Mumcu değilim, ANAP'ın lideriyim, sağın güçlü ismiyim, barajı geçip Meclis'e girerim..." "Mazot 1 YTL olacak." Bunun gibi olumlu şeyler. Olumlu düşününce de kitaba göre mıknatıs gibi olumlu şeyleri çekiyorsunuz. Mesela "Kendinizi bolluk içinde yaşarken düşünün, bereketi kendinize çekeceğinizi göreceksiniz," gibi cümleler var. Düşün düşün... Bir de bakmışsın zengin olmuşsun. Tabii "Nasıl oluyor hemşerim?" diye sorarsanız, kitaptaki yaklaşım şöyle: Oluyor işte. Sus ve düşünmeye devam et! Yani kitap, hayatlarını oldukları gibi değil olmak istedikleri gibi düşünerek geçiren insanlar olmamızı öneriyor. Bu hastalıklı duruma psikolojide ne deniyor bilmiyorum ama biz aramızda kısaca 'zombileşmek' diyelim. Bilemiyorum olumlu oldu mu değerli Secret'çılar? Şöyle bir düşündüğünüzde aslında çevremizdeki çoğu insanın yıllardır gizli bir Secret kardeşliği içinde olduğuna inanmamak için de bir sebep göremiyorum, o ayrı. Bu amazing hikâyeleri anlatıp bizi bu teorilerle tanıştıran insanların meslekleri de şöyle şeyler: Mesela bir tanesi Kuantum Fizikçisi ve Kamu Politikası Uzmanı. Diğeri filozof- kayroprakt-şifacı-kişisel dönüşüm uzmanı. Devam ediyorum: Yazar-öğretmenyaşam koçu-motivasyon konuşmacısı; yazar ve çekim yasası uzmanı (düşünce düşünceyi çekiyor ya, o yasanın uzmanı); yazar ve kişisel güçler savunucusu (kim tutar seni); yazar-uluslararası konuşmacı ve dönüşümcü lider (Kafka uzmanı herhalde); servet yöneticisi eğitmeni ve uzmanıyazar- öğretmen...
YÜZDE 1 HESABI
Gördüğünüz gibi biraz bile "Acaba bu işte bir şarlatanlık mı var bu işin içinde?" diye düşünmüyor insan. O denli inandırıcı, amazing meslekler, insanlar, hikayeler. Bu amazing insanların vediği sırlar da şöyle şeyler: Dünyada kazanılan paranın yüzde 96'sını dünya nüfusunun yüzde 1'i kazanıyormuş. Bu tesadüf değilmiş. Onlar sırrı biliyormuş. Artık biz de bilecekmişiz ve zengin olacakmışız... Herkes yüzde 1'e girecek yani. Haydi parti yapalım, yüzde 1 partisi... Kendimizi mıknatıs gibi düşünecekmişiz. Ne düşünürsek onu çekermişiz. Böyle mükemmel düşünce zincirleri. Böyle donanımlı insanlar, böyle muhteşem açıklamalar. Valla Türkiye'den şanslı 200 bin kişi şu an yüzde 1'e girip köşeyi dönmeye hak kazandı mı bilemiyorum. Ama yazarının (Rhonda Hanım) kazanmış olması muhtemel. Ben bu kitapta emeği geçenleri, yazan, çizen, konuşan, yayına hazırlayan, basan, röportaj yapan ve yaptıran herkesi kutluyor yüzde 1'de başarılar diliyorum. İzel'in albüm tanıtımını kesintisiz tek plan olarak izlemek isteyenlere de Elmax'ı (hastasıyım) öneriyorum. Bu kanalda her şey tek plan, montajsız, doğal doğal...
İLİŞKİLİ HABERLER
Şşşşşşşşşşşşt! Çok gizli...
Yayın tarihi: 10 Haziran 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/10/pz/haber,D2E05B5119D545D68EB5F9C9561FF7B3.html
Tüm hakları saklıdır.