Tecelli'den Abuzittin'e Mektuplar

Abuzittincim,
Şu günlerde Bördübet'de, Başbakanımızdan sonra en önemli ikinci misafirimizi ağırlamakla meşgulüz kardeşim.
Hatırlayacaksın Başbakanımız son bayram tatilini Bördübet'teki bi otelde geçirmiş ve bizim köy, tarihinde ilk defa gazeteci akınına uğramıştı. İkinci misafirimizin önemi, çok değerli bi fok balığı olmasından geliyor. Belki gazetelerde karnını turistlere kaşıtırken çekilmiş fotoğraflarını görmüşsündür.
Biz Bördübet'liler gazetelerde fotoğrafları yayınlana kadar fokun önemini bilememiştik Abuzittincim. Meğer (adı da Badem) dünyada kala kala 600 tane kalan Akdeniz fokundan biriymiş.
Bunun bizim sularımızda yaşaması Türkiye'nin "uluslararası itibarı" açısından son derece önemliymiş. Vatandaş olarak foka gerekli önemi göstermeliymişiz. Ama bu önemi gösterirken foka asla yaklaşmamalı, ona yemek memek vermemeliymişiz. Çünkü insanlara alışırsa doğadan kopar böylece ona çok kötülük yapmış olurmuşuz.
İyi de fok çoktan insanlara alışmış gelip karnını kaşıttırıyor. Yalnız kaşıttırsa iyi denizde onlarla oynuyor.. Yorulunca karaya çıkıp şezlonglara tırmanıp, eğer üzerinde uyuyan biri varsa, burnuyla dürtüp kendisi yatıyor kardeşim. Sonra bi uyku, bi uyku.. Top atsan kımıldadığı yok.
Pek tabii, "Aman memleketin uluslararası itibarını zedeletmeyelim" diye bütün köy halkını bi telaştır aldı. "Foka yapılmaması gerekenleri" kâğıtlara yazıp ağaçlara astık. Bördübet kıyılarına yüzmeye, piknik yapmaya gelen insanlar var. Biri bilmeyerek yanlış bi şi yapar, mazallah memleketin itibarı... Bazıları da foktan korkuyor. Çünkü bizim önemli misafir, insanlar yüzerken birden oyun olsun diye, bacaklarının arasına dalıveriyor, panikledin mi gittin.
Nitekim bi baba oğul memleketin itibarı uğruna, az daha mefta olacaklardı. Bu olay üzerine ilgilileri arayıp, mümkünse fokun daha tenha koylardan birine taşınmasını istedik. İlgililerden gelen cevap
"memleketin uluslararası itibarının sarsılmaması" açısından fokla birlikte yaşamayı insanlarımıza öğretmenin biz Bördübet'lilere düşen vatandaşlık görevi olduğu" şeklindeydi.
Bu cevap üzerine geçen pazar sırf benimle ilgilensin, gelenler rahat denize girsin diye, yarı belime kadar fok renkli bi çuval geçirip Badem'in yanına gittim. Şöyle bi süzüp sonra kanatlarını oynattı. Ben de kollarımı oynattım.
Sonra garip biçimde kanatlarını geri geri salladı. Ben de kollarımı öyle yaptım. Vay anam, fok sen apışarama saldır. Ben önde o arkada. Bereket, karada denizdeki gibi hızlı değil. Gene de zor kurtuldum. Meğersem bana fokca "hadi sevişelim" ben de "olur" demişim. Memleketin uluslararası itibarı uğruna pek çok şeyimiz feda olsun ama, bu sıcaklarda, bira tahliye musluksuz da nasıl yaşanır kardeşim?
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.
Güneş